26 Şubat 2013

Kendi Kendine Yemek Yeme Maceramız ve Mama Önlüğü Tavsiyemiz

Anlayamadığım bir husus var anneler!! Rüzgar yemek yerken yüzü, gözü, kıyafetleri batıyor sadece kıyafetler olsa ona da şükür dicem ama birde her yemekten sonra yerleri silmek olmasa:) Bazen bazı annelerin bebeklerine taktığı küçük bir mama önlüğü ile ( Rüzgarın ilk aylarında salyası için kullandığımız kadar küçük)  yemek yedirmelerine ve sadece kaşığın kirlenmesine imrenmiyorum değil..

Peki biz bütün evi kirleten yemek yedirme yönteminden ne  zaman kurtulucaz? Rüzgarı yemek yerken özgür bırakarak iyi mi kötü mü yapıyoruz diye irdelemeye başladım. Okuduğum yayınlarda bırakın çocuklar yemek yemenin keyfine kendileri varsın, dokunsun, tanısın diyor gıdaları ..eee tamam da ne olacak bu işin sonu? yemesine yiyorsa nasıl yiyor acaba? Fırlatıyor elindekileri... en sevdiği şey ise elindekini sıkıp saçlarına sürmek:) aaa birde mama sandalyesinde ezip onları eliyle itmeye de bayılıyor yaratıcı oğlum..Elindeki portakalın suyunu mama sandalyesine sıkıp sandalyeyi yalama beceriside var. Eee bu sayede benim de yerleri süpürüp ve silme yeteneğim gelişmedi değil:)

Peki aylardır denediğim bu yöntemin ne yararı var? Rüzgar bizimle sofraya oturuyor, eline verdiğim çatalıyla birlikte yardımlaşarak yiyoruz. Köfte, patates tarzı eline alabildiği şeyleri kendisi yiyor. Ve dahası tüm katı gıdaları yiyebiliyor artık (13 aylık). Kendi yiyebildiği içinde daha da keyif alıyor ve özgüveni gelişiyor..

Tabi bu süreçte bir sürü mama önlüğü denedik. Bazıları öyle serttiki ancak fırça ile yıkanınca lekelerden arınıyordu, bazılarında lekeleri makinada yıkanmadan çıkmıyordu. Önlük taktığımda önü kirlenmesede kolları batıyordu yine üstünü değiştirmek zorunda kalıyordum. Size tavsiyem yine ikeanın mama önlüğü:) Çünkü kollarının olması, ve kumaşının yumuşaklığı (sert olanları rüzgar sevmiyor), elinde yıkayınca hemen pisliginin gitmesi, leke tutmaması (bez olanlardaki demir ilaci lekesinden bıktım:) favori mama önlüğümüz olmasını sağladı..Bu arada 2 tanesi 10 tl, dışarda satılan fiyatlara göre gayet uygun.  Şiddetle tavsiye edilir:)


                                                Vol 1: kendi yerse her yer yemek yer:)
                                       

                                               Vol 2: Rüzgar keşifte, yazık sarmaya:)


                                               Vol 3: Kivi kivi olalı boyle parçalanmadı:)

25 Şubat 2013

Hamilelik Güncesi 'Bizden bildiriyorum 7. hafta'


Hamileliği en çok hissettiğim hafta...Bu haftam oldukça kötü geçti, daha doğrusu geçmek bilmedi. İnanılmaz yorgunluk, halsizlik, kokulara hassasiyet, öğürme (mide bulantım yok Allah’tan) ve iştahsızlık. Tüm bunları yaşarken, duygusal olarakta kendinizi hiç iyi hissetmiyorsunuz inanılmaz duygusallaşıyorsunuz ve sanırım bu da yaşadığınız her şeyi iki katına çıkarıyor. En kötüsü neydi derseniz, iştahsızlık. Çünkü artık ben sadece benden oluşmuyorum, artık benimle beslenen bir canlı daha var. Normalde iştahsız olduğumda tüm günü kahve ile geçirebilirdim ancak şimdi durum çok farklı.Ne kadar öğürseniz de, canınız hiç bir şey istemese de mutlaka faydalı bir şeyler yemeniz gerekiyor ki minik bebiş beslensin.
Tüm haftam aynen bu şekilde geçti ve gerçekten korkmaya başlamıştım, artık hep böyle mi olacak hayatım,hep enerjim böyle düşük yatacak mıyım, yediğim hiç birşeyden tat alamayacak mıyım ya da canım bir şey istediğinde ve onu yediğimde öğürmeye mi başlayacağım diye ki her şey  dün itibariyle kesildi. Dün bir anda sabah yediğim reçelli ekmekten, yumurtadan, peynirden vs. tat almaya başladım ve inanın bu beni o kadar mutlu etti ki tüm günü yüzümde bir gülümseme ile geçirdim:) Ne kadar önemliymiş insanın yediği şeylerden tat alması...
Tüm bunlar dışında , bu haftanın güzel olayı, bebişimizin kalp atışlarını daha net ve gümbür gümbür duymaktı:)Artık kendisinin dakikada 130 kere atan minik ötesi bir kalbi var, aslında şu anda sadece kalpten oluşuyor diyebiliriz:) Doktor muayenesinde tansiyonum düşük çıktı ve anlaşıldı ki yaşadığım halsizlik, elimin ayağımın tutmaması bundan dolayıymış. Doktoruma yaşadığım sıkıntılardan bahsettim ve ‘herşey normal’ dedi. ‘Artık hamilelik iyice kendini hisettirir bu haftalarda’ dedi.
Bu arada bahsetmeyi unuttum, yiyemediğim gıdalardan birisi balık. Normalde de balık yemeyen biriydim ama nedense şimdi düşüncesi bile beni bir garip yapıyor bende o nedenle doktorumun tavsiyesi ile her gün/iki günde bir balık yağı hapı içiyorum. Bunun dışında hamilelikten önce başladığım (hamilelikten 3 ay önce başlanması tavsiye ediliyor) folik asit hapımı da içiyorum. Sizlere biraz folik asidin ne kaaaaddaaar faydalı bir vitamin olduğundan bahsetmek istiyorum ki önemini tüm çevrenizde ki hamileler ile paylaşın.
İngiltere’de yapılan bir araştırmada, anne adaylarının hamilelik öncesi ve sonrasında folik asit almasının bebekte oluşabilecek nöral sorunları azalttığı gibi, erken doğum oranını da yüzde 70 aşağıya çektiğini ortaya çıkarmış. Peki folik asid nedir? Ve neden yararlıdır? Buyrun okuyun;
Folik Asit Nedir? 
Folat diye de bilinen folik asit bir B vitaminidir (B9). Bu maddeye doğal halde taze sebze, meyve, patates, baklagiller, kepekli- ve süt ürünlerinde rastlanır. Diğer vitaminler gibi folik asiti de tablet halinde alabilirsiniz. Eğer sağlıklı ve değişik (çeşitli) şeyler yiyiyorsanız, normalinde yeterli folik asit alıyorsunuz demektir.
Doğal yoldan almak istesek, folik asit içeren besinler hangileri? 

Zenginleştirilmiş kahvaltılık tahıllar 
Mercimek 
Kuşkonmaz 
Ispanak 
Fasulye 
Yer fıstığı 
Portakal suyu 
Tahıl ekmeği 
Marul 
Brokoli gibi yeşil yapraklı sebzeler. 
*Pişirilmiş ve dondurularak saklanmış yiyeceklerde folik asit miktarı azalabilir. 
Fakat hamile kalmak istediğiniz zaman, hamileliğinizin başlangıcında biraz daha fazla folik asite ihtiyacınız vardır. O zaman hergün 0,4 ile 0,5 miligram arası folik asit kullanmaya dikkat etmek zorundasınız.
Folik asit doğumsal sakatlıkları azaltmanın yanı sıra; gebelerde kan hücrelerinin artması içinde yardımcı olur. Ayrıca bebeğin ve plasentanın (eş) da gelişiminde gereklidir.Annenin ve bebeğin damar sağlığını koruması açısından da folik asitin yeterli alımı çok önemlidir.Folik asit eksikliğinde bireylerde depresyon görülebilir. Hamilelikte görülen depresyonun en önemli nedenlerinden biri de folik asit eksikliği olabilir. Folik asit ve B vitamini destekleri homosistein seviyelerini düşürerek depresyonu azaltır. Bazı bilimsel çalışmalarda folik asit alımının anti depresan etkileri gösterilmiştir.
İşte böyle, folik asitle ilgili her yerde çok fazla bilgi var ama benim aklımda kalan, bebişin DNA yapısının daha sağlam olmasını sağladığı ve hepimiz biliyoruz ki DNA insan vücudunun temel yapı taşı. O nedenle folik asidli yiyecekler yiyelim ama hamile anneler ek olarak mutlaka günde bir tane folik asid hapını da almayı unutmasın.
Peki bebişte neler olmuş bu hafta?

Tüm büyümesi kafasına odaklanmış ve  dakika da yaklaşık 100 tane beyin hücresi üretiyor. Ağzı ve dili gelişiyor, aynı zamanda kolları ve bacakları oluşuyor. Böbrekleri idrar üretimi ve boşaltım işlerini yapmak üzere hazırlar. Büyüyen bağırsağının döngüsü göbek kordonunu şişirir. Böylece artık kan damarları vücuduna oksijen ve besin taşıyabilir.
Benden bildiriyorum;
Kilo:56( Allah’ım her hafta 1 kilo artışım var, doktorum vücudumun şiştiğini ve normal olduğunu söyledi ama öyle bir stress ki doktoruma sürekli açıklama yapma ihtiyacı hissediyorum:)
Mide bulantısı ve Kokulara hassasiyet Bu haftam oldukça kötü geçti demiştim:(
Bel ağrısı:Henüz yok.
Acıkma: Çok sık acıkıyorum evet ama önceki haftalara göre biraz daha iyiyim sanki.
7. haftanın özeti, zor geçti yahu:)
Sevgiler, sağlıklar...

17 Şubat 2013

Hamilelik Güncesi 'Bizden Bildiriyorum' 6. hafta


Evetttt hooop diye geçtim 6.haftaya. 5.haftaya ne oldu derseniz, çok hızlı geçti:) Doktorum ilk randevumuzdan 10 gün sonra gelmemizi istemişti ki kalp atışını duyabilelim. O nedenle 5. Hafta çok hızlı geçti benim için hep 10 gün odaklı yaşadım. 5.hafta ile söyleyebileceğim tek şey, mide bulantılarım. Aslında çok acıkınca mide bulanmaya ve öğürmeye başlıyorum ama kusmuyorum. Zaten eğer öğürmeler kusmaya dönerse ve çok sık olursa o zaman bir sorun var demekmiş, aklınızda olsun.
2 gün önce doktorumuza gittik ve bebişin ( pardon minik kesedeki fasülyenin:) kalp atışlarını duyduk. İnanılmaz bir şeydi. Fasulye boyutunda ki bir bebeğin kalp atışları. Yani gerçekten insanın aklı almıyor, ağzınız açık bakıyorsunuz ekrana. Tabii ki çok küçük olduğu için gümbür gümbür duyamadık hatta eşim biraz ekrana uzak kaldığı için net duyamadı ve tedirgin oldu ama ben ve doktorumuz çok net duyduk.
Haftaya istemiş olduğu testlerle (karaciğer, böbrek, tiroid, Hepatit B, C, toksoplazma) beraber bir kez daha gidip, çok daha net kalp atışını duyacağız inşallah. Bu arada toksoplazma ile ilgili biraz bilgi vermek istiyorum çünkü önemli. Evimizde bir kedimiz olduğu için bizim için önemli bir konuydu, aslında özellikle hayvan besleyen tüm hamilelerin dikkat etmesi gereken bir konu.
Toksoplazmozis , bu adı taşıyan bi parazitin neden olduğu bir enfeksiyondur. Daha çok kedilerde görülen bir parazittir ancak tabii ki köpeklerden de geçebiliyormuş. Aşağıda detay bilgiyi bulabilirsiniz.
Alıntıdır:mumcu.com – Dr Alper Mumcu
Kediler de bu paraziti enfekte bir hayvanı (fare gibi) çiğ olarak yediklerinde alırlar. Bundan sonra yaklaşık 2 hafta süreyle parazit kedinin barsağında çoğalır. Takip eden dönemde kedinin dışkısı ile dışarıya atılır. Atılan bu parazitlerin bulaşıcı olabilmesi için dış dünyada 24 saat geçirmeleri gerekir. Daha önce bulaşıcılıkları olmaz. Enfekte bir kedi yaklaşık 2-3 hafta süreyle dışkısı ile parazit atar. Bundan sonraki dönemde kedinin dışkısında parazit olmaz. Bir kere toksoplazma enfeksiyonu geçiren kedi bağışıklık kazanır ve daha sonra yeniden enfekte olmayacağı gibi bulaştırıcılık özelliği de taşımaz Benzer bir özellik insanlarda da vardır. Bir kere enfeksiyon geçiren bir kişi bağışıklık kazanır ve daha sonra yeniden hastalanmaz.
Sokak kedileri genelde bu enfeksiyonu yaşamlarının çok erken döneminde geçirirler ve beğışıklık kazanırlar. Bu nedenle büyük sokak kedilerinden enfeksiyon bulaşması çok uzak bir olasılıktır. Benzer şekilde çiğ etle beslenmeyen sadece kuru mama yiyen ve sokağa çıkmayan ev kedilerinde ise hastalığın görülmesi olanaksızdır.
İşte böyle, peki bu parazit hamilelerde neye neden oluyor? Düşük riskine ve hatta ölümlere. Bu aynı zamanda çiğ etten de geçebildiği için, hamilelerin asla çiğ et yememesi(çiğ köfte özellikle) gerekmektedir.
Bizi hem doktorumuz hem de yukarıda ki makalede yazan ‘’.... çiğ etle beslenmeyen sadece kuru mama yiyen ve sokağa çıkmayan ev kedilerinde ise hastalığın görülmesi olanaksızdır’’ cümlesi rahatlattı. Zaten kedimiz cins bir kedi ve her türlü aşıları zamanında yapılıyor ve de asıl önemlisi ondan ayrılmam mümkün değil:)


Peki 6.haftada bebişte neler oluyor?
Kalp oluşuyor,kan dolaşımı başlıyor. Ciğerlerinin büyük bir parçası, bunun yanı sıra parmaklar, ayak parmakları, yüzün bölümleri örneğin dudaklar şekilleniyor. Yani aşağıda, benim ve eşimin genetiğini taşıyan eşsiz bir DNA için, son sürat çalışmalar devam ediyor:)
Bu arada hamilelikle ilgili 2 tane kitap aldım.Hepinizin bildiği gibi milyonlarca kitap var ama ben seçtiğim kitaplardan çok memnunum ve sizlerle paylaşmak istiyorum;
  1. Siz Bebeğinizi Beklerken – Prof. Dr. Mehmet ÖZ(evet iftihar ettiğimiz ABD’de bir çok ödül alan ve orada yaşayan Mehmet ÖZ) ve Prof.Dr. Micheal Roizen
Bu kitap oldukça farklı çünkü işin biyolojisini çok farklı bir şekilde anlatıyor, mutlaka tavsiye ediyorum.
  1. Hamilelik Takvimi – Annette Nolden
Bu kitapta da hafta hafta bebeğin gelişiminde neler oluyor, anne adayına öneriler ve özellikle benim hoşuma giden kısmı her haftada anne adayı için boş bırakılan ‘Haftanın düşündürdükleri’’ kısmı. Oraya neler hissettiğinizi yazıyorsunuz hatta boş sayfalar var fotoğraf ve ultrason çıktılarını koymak için, yani kitap biraz da albüm gibi.

Benden bildiriyorum;
Kilo:55
Mide bulantısı:Çok acıkınca mide bulantısı ve öğürme devam.
Kokulara hassasiyet: Evet evet evet.
Bel ağrısı:Henüz yok.
Acıkma: Vala çok sık acıkıyorum am ara öğünlerim çok sağlıklı(yoğurt, badem,süt,ceviz vs)
6. haftanın özeti, hala minik bir kesesi olan kanguruyum:)


Hamilik Güncesi 'Bizden Bildiriyorum' 4.hafta

Çok sevdiğim bir arkadaşım hamile oldu:). Bu haberi sizinle paylaşıyorum çünkü eğer sizde hamileyseniz  duygularınızı, yaşadıklarınızı acaba başka annelerde böyle hissediyormudur diye sorguluyorsanız işte size keyifle takip edebileceğiniz gerçek bir hamilelik hikayesi..




Evetttttttt bu bir bebek hikayesi...

Aslında bebek haberinden sonra yaşanan duyguların hikayesi, benim hikayem, eşimin hikayesi, ailelerimizin ve sevdiklerimizin hikayesi...Çünkü bebişiniz olacağını öğrendiğiniz ilk saniye tüm sevdiklerinizi düşünüp ‘’Allah’ım ne kadar mutlu olacaklar’’diyorsunuz. Kendi sevinciniz bir yana, o kadar fazla kişiyi mutlu eden bir haber ki. Çünkü benim inancıma göre bu bir mucize...Hepimiz biliyoruz bir bebeğin, spermden bir insan vucuduna nasıl büründüğünü, annenin karnında nasıl inanılmaz bir şekilde günden güne büyüdüğünü, güldüğünü, elini emdiğini, anne üzülünce sevinince duygularını hissettiğini, tepki verdiğini vs. Tüm bunlar inanılmaz şeyler, bunlara şahit olmakta bence bir kadının hayatında mutlaka tatması gereken anlar.
Yukarıyı okuyunca benim 2 çoçuk doğurmuş bir anne olduğumu düşünebilirsiniz:). Hepsini yaşamışım gibi son derece profesyonel yazdım haha:) ama aslında benim bebişim sadece 4 haftalık.İşte ben yukarıdaki bu duyguları, anları, tecrübeleri yaşadığımda sizlerle paylaşayım, sizlerin de hikayemde bir rolünüz olsun istiyorum.

Peki ben neler hissediyorum şu an?

Şu an, daha doğrusu öğrendiğim ilk andan itibaren içime bir endişe ve korku yerleşti. Bebek sahibi olmayı ne kadar isteseniz de binlerce soru da kafanıza yerleşiyor.
"Nasıl hamile olacağım, çok kilo alacak mıyım, istediğim şeyleri yiyemeyecek miyim, spor yapamayacak mıyım, alışverişden kısmam mı gerekecek, eee.. peki nasıl anne olacağım, evimde ki rahatım kaçacak mı.." ve daha yüzlerce soru. Sonuçta toplumda ki statünüz değişiyor, önce hamile sonra anne oluyorsunuz. Bu soruların hepsi aslında bebeği düşününce aklınıza gelen ilk kelime olan sorumluluk duygusu ile ilgili. Artık yeni evli bir çift değilsiniz, evde 2 kişi olamayacaksınız, bir minik üye daha geliyor ve hayat onun etrafında dönecek. Tüm bunlar işte insanda korku ve endişe yaratıyor. Ama sanki aklınızı 2’ye ayırmışlar gibi bir tarafı bu duygu ve düşünceler ile doluyken diğer tarafı da yaşacağınız inanılmaz mutluluğu düşletiyor size. Daha şimdiden bebişe kıyafet almak, odasını yapmak hatta karnımın hemen şişmesini istiyorum:)
Biraz da detaylardan bahsedeyim; 54 kilo olarak hamile kaldım ve doktorum ilk 3 ay kilo almanı pek istemiyorum dedi ama ben kilo almışım gibi hissediyorum çünkü daha küçük olmasına rağmen karnım biraz büyüdü. Daha doğrusu özellikle yemek yedikten sonra inanılmaz şekilde karnım şişiyor. Mide bulantılarım henüz yok ama çok sık acıkıyorum:)
Son olarak her yazımın sonuna benden bildiriyorum köşesi ekliyorum ki gelişimimi takip edelim:)

Benden bildiriyorum;
Kilo:54
Mide bulantısı: Çok acıkınca mide bulantısı ve öğürme olmuyor değil.
Kokulara hassasiyet: Henüz yok.
Bel ağrısı: Henüz yok.
Acıkma: Hat safhada.
Aslında 4 haftanın özeti, minik bir kesesi olan kanguru gibiyim:)

12 Şubat 2013

1 Yaş Doğum Günü Partisi

Doğum gününün üzerinden yaklaşık 1 ay geçti ve ben anca yazabiliyorum. Oydu, buydu, yorgunum derken ancak bugün yazmaya  başladım.

Gelelim doğum gününe, her noktasıyla baştan sona ilgilendiğim doğum günü partimiz  çok güzel geçti. Arka planda o kadar çok şey oldu ki..grafiker kısmı, baskı kısmı, tasarım kısmı oooo anlatmaktan vazgeçtim şuan:) Sonuçta herşey çok güzel oldu:)

Sabah erkenden kalktık. Kahvaltıda eşimle iş bölümü yaptık, O pastayı ve hatıra çerçevesini almaya gitti. Bende kuaföre:)

Hava öyle yağmurlu ve gök gürültülüydü ki ahh dedim patladı bizim doğum günü! Gitti onca hazırlık kimse gelmeyecek dedim. Ama içimde bir umutla güneşin çıkmasını da bekledim. Baktım gelen giden yok bende herşeyi doğum günün yapılacağı yere götürmeye başladım. İyiki de beklememişim yardima beklediğim arkadaşlarım parti başladığında geldi:( neyse bu konuya girmeyelim çok uzun sürer:), kayınbabamla- kayınvalidem bizde olmasaydı olmazdı. Kayınbabama burdan extra extra Tesekkürler:)

AAA.. aklınızda bulunsun ben herkese doğum günü 1.30 da başlıyor dedim. İnsanlar zaten yagmurdan dolayı 2.00 den sonra gelmeye başladı:) Bende 2.00 de ordaydim desem, masa düzeni, süsler derken birde baktım saat bir buçuga geliyor, hemen eve gidip oğlumu giydirdim ve onu yolladım. Sonrada ben hazırlandım. Telaş içinde kendimi parti yerinde buldum.

Doğum günü başlasın!!! Her noktasıyla ilgilendiğim kimsenin farketmediği kendimce biraz eksiklikler olsada herkes tarafından beğenilmesi çok hoşuma gitti:) Bu işe başlamamım dönüm noktasıdır:))
Bizi yanlız bırakmayan herkese teşekkürler ve bir de fotograf konusunda unutkanlığım nedeniyle birçok kişi ile fotograf çekilemedim ama keyifli vakit geçirdim:)

İşte fotograflar;




                                                          Davetiyemiz
                                     Konseptimiz mavi 1 rakamı ve kırmızı papyon






                                                         Workmates
                                                Yesherim..

                                      Oglumla takım giyindik ama babayı unuttuk!
Ruzgar ayağı ile pastaya basmaya çalışırken:)
Çok becerikliyim çookk:)


Yardıma gelmeyenler:)


Rüzgar ve arkadaşları tabi bide benim arkadaşlarım

                                               Zeynep bebek ve Can dostlar
                               Yasemin ve Merveye bu güsel fotoğraflar için teşekkürler:)




                                       Yeşerciğime çok teşekkürler(kechembyesher)





Oğluma;

      Anne olmak içimde olduğunu öğrendiğim andan itibaren her sabah yumurta yiyip üstüne süt içerek mutlu olmakmış meğer, her geçen gün kilo alıp mutlu olmayı öğrenmek demekmiş, çantamda ceviz-kuru üzüm taşımak demekmiş, 85 kilolara çıkıp kendi çapında rekor kırmakmış, eline verilen kağıt parçasına bakıp saatlere mutlu olmak demekmiş, ilk seni elime aldığımda dünyanın başka yönden döndüğünü anlamak demekmiş, gazın çıktığında -geğirdiğinde mutlu olmak demekmiş, canın yandığında çaresizliğin ne demek olduğunu öğrenmek demekmiş, hele ilklerinde ilk gülümsemen, ilk dişin, ilk el çırpışın, ilk başbaşın.. hayatımda hiç bu kadar mutlu olmadığımı anlamak demekmiş, bir senedir deliksiz uyku uyumamak demekmiş, her uyandığında gülümseyerek seni emzirmenin verdiği mutluluğu yaşamak demekmiş, hastalandığında saatlerce babanla gözgöze gelip acı çekmekmiş, uyandığında bir gülücüğün tüm acıları geçirmesi demekmiş, işten geldiğimde yüzündeki gülümseme ve çığlıkla bütün günü unutmak demekmiş, her şeye herkese karşı sabırlı olmak demekmiş,
sen olmasaydın belki babanla daha az kavga edecektik ama senin olmadığın bir dünyayı hiç bilmeyecektik, Sevginin bu denli büyük ve karşılıksız olanını hiç tadamayacaktık. Sen olmasaydın geceleri kesintisiz  uyuyacaktık, hafta sonları istediğimiz saatte kalkacaktık, zaten her türlü türk filminde ağlayan annen böyle herşeye böğüre böğüre aglamayacaktı, sen olmasaydın hayatımız bu kadar anlamlı olmayacaktı, sen olmasaydın ben asla ANNE olmayacaktım. İyi ki doğdun ve iyi ki doğdum. Hayatıma bir melek geldi, şimdi onun gözleriyle bakıyorum hayata.. onu daha iyi anlayabilmek için..hayat aslında o kadar basit ve yalın ki .. SENİ ÇOK SEVİYORUM MELEGIM....

10 Şubat 2013

Bebeğim Ne Kadar Su İçmeli?

Baktım Rüzgar bey su şişesini gördü mü ıııhh ıhh diye eliyle gösterip aldığı gibi lıkır lıkır içmeye başlıyor, başladım araştırmaya. Ne kadar su içmeli? diye.
Su çocukların sağlıklı gelişimleri için ihtiyaç duydukları yaşamsal önem taşıyan temel besin öğeleri arasında yer alıyor. Bu nedenle çocuklar da su tüketimi aşağıdaki gibi olmalı.

Günlük su tüketim oranları:

• 6 -12 ay arasında: 30 ml ile 100 ml.
• 1-3 yaş arasında: 1-3 litre.
• 4-8 yaş arasında: 1-4 litre.
• 9-13 yaş arasında: 1-2 litre


İlk altı ay sadece anne sütü, anne sütünün % 85 i su olduğundan bebeğin su ihtiyacını karşılıyor. Ve bu süreçte bebeklerin vücut direnci düşük olduğu için enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riski daha yüksektir. Bu nedenle suyu ne kadar kaynatırsanız kaynatın , içindeki mikroplar bebeğe kolayca geçebiliyor. Eğer mama takviyesi yapıyorsanız suyun kalitesine ve kaynattığınız ortamın steril olmasına özen göstermenizde fayda var. Uzmanlar, su tüketimine katı gıdaya geçiş yapıldığında başlanmasını tavsiye ediyor.

Bizde 6. aydan sonra su içmeye başladık, ilk başlarda hiç içmek bile istemiyordu. Birkaç yudum alıp bırakıyordu. Ne zaman emekleye başladı yani sürünmeye (hala emeklemiyor) kendi kendine su oranını artırdı. Bir yaşından itibaren de yürümek için çaba sarf ettiğinden dolayı diye düşünüyorum su içme kapasitesi çok arttı.




                                ilk yürümeye başladığında bile elinde su şişesi vardı:)


PS: Nuby Markasının su mataralarını öneriyorum. Çünkü ucu silikon ve dişleri çıkarken bebeklerin hem damakları rahatlatıyor hemde su içmesini sağlıyor. En güzel yanı akmaması. Çantanızda rahatlıkla taşıyabiliyorsunuz. Fiyatı da diğerlerine göre daha uygun.Oğlumuz susuz kalmasın diye biz iki tane aldık biri çantasında biri de evde:)