Anlayamadığım bir husus var anneler!! Rüzgar yemek yerken yüzü, gözü, kıyafetleri batıyor sadece kıyafetler olsa ona da şükür dicem ama birde her yemekten sonra yerleri silmek olmasa:) Bazen bazı annelerin bebeklerine taktığı küçük bir mama önlüğü ile ( Rüzgarın ilk aylarında salyası için kullandığımız kadar küçük) yemek yedirmelerine ve sadece kaşığın kirlenmesine imrenmiyorum değil..
Peki biz bütün evi kirleten yemek yedirme yönteminden ne zaman kurtulucaz? Rüzgarı yemek yerken özgür bırakarak iyi mi kötü mü yapıyoruz diye irdelemeye başladım. Okuduğum yayınlarda bırakın çocuklar yemek yemenin keyfine kendileri varsın, dokunsun, tanısın diyor gıdaları ..eee tamam da ne olacak bu işin sonu? yemesine yiyorsa nasıl yiyor acaba? Fırlatıyor elindekileri... en sevdiği şey ise elindekini sıkıp saçlarına sürmek:) aaa birde mama sandalyesinde ezip onları eliyle itmeye de bayılıyor yaratıcı oğlum..Elindeki portakalın suyunu mama sandalyesine sıkıp sandalyeyi yalama beceriside var. Eee bu sayede benim de yerleri süpürüp ve silme yeteneğim gelişmedi değil:)
Peki aylardır denediğim bu yöntemin ne yararı var? Rüzgar bizimle sofraya oturuyor, eline verdiğim çatalıyla birlikte yardımlaşarak yiyoruz. Köfte, patates tarzı eline alabildiği şeyleri kendisi yiyor. Ve dahası tüm katı gıdaları yiyebiliyor artık (13 aylık). Kendi yiyebildiği içinde daha da keyif alıyor ve özgüveni gelişiyor..
Tabi bu süreçte bir sürü mama önlüğü denedik. Bazıları öyle serttiki ancak fırça ile yıkanınca lekelerden arınıyordu, bazılarında lekeleri makinada yıkanmadan çıkmıyordu. Önlük taktığımda önü kirlenmesede kolları batıyordu yine üstünü değiştirmek zorunda kalıyordum. Size tavsiyem yine ikeanın mama önlüğü:) Çünkü kollarının olması, ve kumaşının yumuşaklığı (sert olanları rüzgar sevmiyor), elinde yıkayınca hemen pisliginin gitmesi, leke tutmaması (bez olanlardaki demir ilaci lekesinden bıktım:) favori mama önlüğümüz olmasını sağladı..Bu arada 2 tanesi 10 tl, dışarda satılan fiyatlara göre gayet uygun. Şiddetle tavsiye edilir:)
Vol 1: kendi yerse her yer yemek yer:)
Vol 2: Rüzgar keşifte, yazık sarmaya:)
Vol 3: Kivi kivi olalı boyle parçalanmadı:)
hamilelik, bebek bakımı, bebek oyunları, bebek beslenmesi, organik beslenme, bebek modası, anne modası, bebeklerin zeka gelişimi, aktiviteler ,sağlıklı yaşam ve tabiki de annelerin gülümseyen dünyası:)
26 Şubat 2013
25 Şubat 2013
Hamilelik Güncesi 'Bizden bildiriyorum 7. hafta'
Hamileliği en çok hissettiğim hafta...Bu haftam oldukça kötü geçti, daha doğrusu geçmek bilmedi. İnanılmaz yorgunluk, halsizlik, kokulara hassasiyet, öğürme (mide bulantım yok Allah’tan) ve iştahsızlık. Tüm bunları yaşarken, duygusal olarakta kendinizi hiç iyi hissetmiyorsunuz inanılmaz duygusallaşıyorsunuz ve sanırım bu da yaşadığınız her şeyi iki katına çıkarıyor. En kötüsü neydi derseniz, iştahsızlık. Çünkü artık ben sadece benden oluşmuyorum, artık benimle beslenen bir canlı daha var. Normalde iştahsız olduğumda tüm günü kahve ile geçirebilirdim ancak şimdi durum çok farklı.Ne kadar öğürseniz de, canınız hiç bir şey istemese de mutlaka faydalı bir şeyler yemeniz gerekiyor ki minik bebiş beslensin.
Tüm haftam aynen bu şekilde geçti ve gerçekten korkmaya başlamıştım, artık hep böyle mi olacak hayatım,hep enerjim böyle düşük yatacak mıyım, yediğim hiç birşeyden tat alamayacak mıyım ya da canım bir şey istediğinde ve onu yediğimde öğürmeye mi başlayacağım diye ki her şey dün itibariyle kesildi. Dün bir anda sabah yediğim reçelli ekmekten, yumurtadan, peynirden vs. tat almaya başladım ve inanın bu beni o kadar mutlu etti ki tüm günü yüzümde bir gülümseme ile geçirdim:) Ne kadar önemliymiş insanın yediği şeylerden tat alması...
Tüm bunlar dışında , bu haftanın güzel olayı, bebişimizin kalp atışlarını daha net ve gümbür gümbür duymaktı:)Artık kendisinin dakikada 130 kere atan minik ötesi bir kalbi var, aslında şu anda sadece kalpten oluşuyor diyebiliriz:) Doktor muayenesinde tansiyonum düşük çıktı ve anlaşıldı ki yaşadığım halsizlik, elimin ayağımın tutmaması bundan dolayıymış. Doktoruma yaşadığım sıkıntılardan bahsettim ve ‘herşey normal’ dedi. ‘Artık hamilelik iyice kendini hisettirir bu haftalarda’ dedi.
Bu arada bahsetmeyi unuttum, yiyemediğim gıdalardan birisi balık. Normalde de balık yemeyen biriydim ama nedense şimdi düşüncesi bile beni bir garip yapıyor bende o nedenle doktorumun tavsiyesi ile her gün/iki günde bir balık yağı hapı içiyorum. Bunun dışında hamilelikten önce başladığım (hamilelikten 3 ay önce başlanması tavsiye ediliyor) folik asit hapımı da içiyorum. Sizlere biraz folik asidin ne kaaaaddaaar faydalı bir vitamin olduğundan bahsetmek istiyorum ki önemini tüm çevrenizde ki hamileler ile paylaşın.
İngiltere’de yapılan bir araştırmada, anne adaylarının hamilelik öncesi ve sonrasında folik asit almasının bebekte oluşabilecek nöral sorunları azalttığı gibi, erken doğum oranını da yüzde 70 aşağıya çektiğini ortaya çıkarmış. Peki folik asid nedir? Ve neden yararlıdır? Buyrun okuyun;
Folik Asit Nedir?
Folat diye de bilinen folik asit bir B vitaminidir (B9). Bu maddeye doğal halde taze sebze, meyve, patates, baklagiller, kepekli- ve süt ürünlerinde rastlanır. Diğer vitaminler gibi folik asiti de tablet halinde alabilirsiniz. Eğer sağlıklı ve değişik (çeşitli) şeyler yiyiyorsanız, normalinde yeterli folik asit alıyorsunuz demektir.
Doğal yoldan almak istesek, folik asit içeren besinler hangileri?
Zenginleştirilmiş kahvaltılık tahıllar
Mercimek
Kuşkonmaz
Ispanak
Fasulye
Yer fıstığı
Portakal suyu
Tahıl ekmeği
Marul
Brokoli gibi yeşil yapraklı sebzeler.
*Pişirilmiş ve dondurularak saklanmış yiyeceklerde folik asit miktarı azalabilir.
Zenginleştirilmiş kahvaltılık tahıllar
Mercimek
Kuşkonmaz
Ispanak
Fasulye
Yer fıstığı
Portakal suyu
Tahıl ekmeği
Marul
Brokoli gibi yeşil yapraklı sebzeler.
*Pişirilmiş ve dondurularak saklanmış yiyeceklerde folik asit miktarı azalabilir.
Fakat hamile kalmak istediğiniz zaman, hamileliğinizin başlangıcında biraz daha fazla folik asite ihtiyacınız vardır. O zaman hergün 0,4 ile 0,5 miligram arası folik asit kullanmaya dikkat etmek zorundasınız.
Folik asit doğumsal sakatlıkları azaltmanın yanı sıra; gebelerde kan hücrelerinin artması içinde yardımcı olur. Ayrıca bebeğin ve plasentanın (eş) da gelişiminde gereklidir.Annenin ve bebeğin damar sağlığını koruması açısından da folik asitin yeterli alımı çok önemlidir.Folik asit eksikliğinde bireylerde depresyon görülebilir. Hamilelikte görülen depresyonun en önemli nedenlerinden biri de folik asit eksikliği olabilir. Folik asit ve B vitamini destekleri homosistein seviyelerini düşürerek depresyonu azaltır. Bazı bilimsel çalışmalarda folik asit alımının anti depresan etkileri gösterilmiştir.
İşte böyle, folik asitle ilgili her yerde çok fazla bilgi var ama benim aklımda kalan, bebişin DNA yapısının daha sağlam olmasını sağladığı ve hepimiz biliyoruz ki DNA insan vücudunun temel yapı taşı. O nedenle folik asidli yiyecekler yiyelim ama hamile anneler ek olarak mutlaka günde bir tane folik asid hapını da almayı unutmasın.
Peki bebişte neler olmuş bu hafta?
Tüm büyümesi kafasına odaklanmış ve dakika da yaklaşık 100 tane beyin hücresi üretiyor. Ağzı ve dili gelişiyor, aynı zamanda kolları ve bacakları oluşuyor. Böbrekleri idrar üretimi ve boşaltım işlerini yapmak üzere hazırlar. Büyüyen bağırsağının döngüsü göbek kordonunu şişirir. Böylece artık kan damarları vücuduna oksijen ve besin taşıyabilir.
Benden bildiriyorum;
Kilo:56( Allah’ım her hafta 1 kilo artışım var, doktorum vücudumun şiştiğini ve normal olduğunu söyledi ama öyle bir stress ki doktoruma sürekli açıklama yapma ihtiyacı hissediyorum:)
Mide bulantısı ve Kokulara hassasiyet Bu haftam oldukça kötü geçti demiştim:(
Bel ağrısı:Henüz yok.
Acıkma: Çok sık acıkıyorum evet ama önceki haftalara göre biraz daha iyiyim sanki.
7. haftanın özeti, zor geçti yahu:)
Sevgiler, sağlıklar...17 Şubat 2013
Hamilelik Güncesi 'Bizden Bildiriyorum' 6. hafta
Evetttt hooop diye
geçtim 6.haftaya. 5.haftaya ne oldu derseniz, çok hızlı
geçti:) Doktorum ilk
randevumuzdan 10 gün sonra gelmemizi istemişti ki kalp atışını
duyabilelim. O nedenle 5. Hafta çok hızlı geçti benim için hep
10 gün odaklı yaşadım. 5.hafta ile söyleyebileceğim tek şey,
mide bulantılarım. Aslında çok acıkınca mide bulanmaya ve
öğürmeye başlıyorum ama kusmuyorum. Zaten eğer öğürmeler
kusmaya dönerse ve çok sık olursa o zaman bir sorun var demekmiş,
aklınızda olsun.
2 gün önce
doktorumuza gittik ve bebişin ( pardon minik kesedeki fasülyenin:)
kalp atışlarını duyduk. İnanılmaz bir şeydi. Fasulye boyutunda
ki bir bebeğin kalp atışları. Yani gerçekten insanın aklı
almıyor, ağzınız açık bakıyorsunuz ekrana. Tabii ki çok küçük
olduğu için gümbür gümbür duyamadık hatta eşim biraz ekrana
uzak kaldığı için net duyamadı ve tedirgin oldu ama ben ve
doktorumuz çok net duyduk.
Haftaya istemiş olduğu
testlerle (karaciğer, böbrek, tiroid, Hepatit B, C, toksoplazma)
beraber bir kez daha gidip, çok daha net kalp atışını duyacağız
inşallah. Bu arada toksoplazma ile ilgili biraz bilgi vermek
istiyorum çünkü önemli. Evimizde bir kedimiz olduğu için bizim
için önemli bir konuydu, aslında özellikle hayvan besleyen tüm
hamilelerin dikkat etmesi gereken bir konu.
Toksoplazmozis
, bu adı taşıyan bi parazitin neden olduğu
bir enfeksiyondur. Daha çok kedilerde görülen bir parazittir ancak
tabii ki köpeklerden de geçebiliyormuş. Aşağıda detay bilgiyi
bulabilirsiniz.
Alıntıdır:mumcu.com
– Dr Alper Mumcu
Kediler
de bu paraziti enfekte bir hayvanı (fare gibi) çiğ olarak
yediklerinde alırlar. Bundan sonra yaklaşık 2 hafta süreyle
parazit kedinin barsağında çoğalır. Takip eden dönemde kedinin
dışkısı ile dışarıya atılır. Atılan bu parazitlerin
bulaşıcı olabilmesi için dış dünyada 24 saat geçirmeleri
gerekir. Daha önce bulaşıcılıkları olmaz. Enfekte bir kedi
yaklaşık 2-3 hafta süreyle dışkısı ile parazit atar. Bundan
sonraki dönemde kedinin dışkısında parazit olmaz. Bir kere
toksoplazma enfeksiyonu geçiren kedi bağışıklık kazanır ve
daha sonra yeniden enfekte olmayacağı gibi bulaştırıcılık
özelliği de taşımaz Benzer bir özellik insanlarda da vardır.
Bir kere enfeksiyon geçiren bir kişi bağışıklık kazanır ve
daha sonra yeniden hastalanmaz.
Sokak
kedileri genelde bu enfeksiyonu yaşamlarının çok erken döneminde
geçirirler ve beğışıklık kazanırlar. Bu nedenle büyük sokak
kedilerinden enfeksiyon bulaşması çok uzak bir olasılıktır. Benzer
şekilde çiğ etle beslenmeyen sadece kuru mama yiyen ve sokağa
çıkmayan ev kedilerinde ise hastalığın görülmesi olanaksızdır.
İşte
böyle, peki bu parazit hamilelerde neye neden oluyor? Düşük
riskine ve hatta ölümlere. Bu aynı zamanda çiğ etten de
geçebildiği için, hamilelerin asla çiğ et yememesi(çiğ köfte
özellikle) gerekmektedir.
Bizi
hem doktorumuz hem de yukarıda ki makalede yazan
‘’.... çiğ etle beslenmeyen sadece kuru mama yiyen ve sokağa
çıkmayan ev kedilerinde ise hastalığın görülmesi
olanaksızdır’’ cümlesi
rahatlattı. Zaten kedimiz cins bir kedi ve her türlü aşıları
zamanında yapılıyor ve de asıl önemlisi ondan ayrılmam mümkün
değil:)
Kalp oluşuyor,kan
dolaşımı başlıyor. Ciğerlerinin büyük bir parçası, bunun
yanı sıra parmaklar, ayak parmakları, yüzün bölümleri örneğin
dudaklar şekilleniyor. Yani aşağıda, benim ve eşimin genetiğini
taşıyan eşsiz bir DNA için, son sürat çalışmalar devam
ediyor:)
Bu arada hamilelikle
ilgili 2 tane kitap aldım.Hepinizin bildiği gibi milyonlarca kitap
var ama ben seçtiğim kitaplardan çok memnunum ve sizlerle
paylaşmak istiyorum;
- Siz Bebeğinizi Beklerken – Prof. Dr. Mehmet ÖZ(evet iftihar ettiğimiz ABD’de bir çok ödül alan ve orada yaşayan Mehmet ÖZ) ve Prof.Dr. Micheal Roizen
Bu kitap oldukça
farklı çünkü işin biyolojisini çok farklı bir şekilde
anlatıyor, mutlaka tavsiye ediyorum.
- Hamilelik Takvimi – Annette Nolden
Bu kitapta da hafta
hafta bebeğin gelişiminde neler oluyor, anne adayına öneriler ve
özellikle benim hoşuma giden kısmı her haftada anne adayı için
boş bırakılan ‘Haftanın düşündürdükleri’’ kısmı.
Oraya neler hissettiğinizi yazıyorsunuz hatta boş sayfalar var
fotoğraf ve ultrason çıktılarını koymak için, yani kitap biraz
da albüm gibi.
Benden bildiriyorum;
Kilo:55
Mide bulantısı:Çok
acıkınca mide bulantısı ve öğürme devam.
Kokulara hassasiyet:
Evet evet evet.
Bel ağrısı:Henüz
yok.
Acıkma: Vala çok sık
acıkıyorum am ara öğünlerim çok sağlıklı(yoğurt,
badem,süt,ceviz vs)
6. haftanın özeti,
hala minik bir kesesi olan kanguruyum:)
Hamilik Güncesi 'Bizden Bildiriyorum' 4.hafta
Çok sevdiğim bir arkadaşım hamile oldu:). Bu haberi sizinle paylaşıyorum çünkü eğer sizde hamileyseniz duygularınızı, yaşadıklarınızı acaba başka annelerde böyle hissediyormudur diye sorguluyorsanız işte size keyifle takip edebileceğiniz gerçek bir hamilelik hikayesi..
Evetttttttt bu bir
bebek hikayesi...
Aslında bebek
haberinden sonra yaşanan duyguların hikayesi, benim hikayem,
eşimin hikayesi, ailelerimizin ve sevdiklerimizin hikayesi...Çünkü
bebişiniz olacağını öğrendiğiniz ilk saniye tüm
sevdiklerinizi düşünüp ‘’Allah’ım ne kadar mutlu
olacaklar’’diyorsunuz. Kendi sevinciniz bir yana, o kadar fazla
kişiyi mutlu eden bir haber ki. Çünkü benim inancıma göre bu bir
mucize...Hepimiz biliyoruz bir bebeğin, spermden bir insan vucuduna
nasıl büründüğünü, annenin karnında nasıl inanılmaz bir
şekilde günden güne büyüdüğünü, güldüğünü, elini
emdiğini, anne üzülünce sevinince duygularını hissettiğini, tepki verdiğini vs. Tüm bunlar inanılmaz şeyler, bunlara şahit
olmakta bence bir kadının hayatında mutlaka tatması gereken
anlar.
Yukarıyı okuyunca
benim 2 çoçuk doğurmuş bir anne olduğumu
düşünebilirsiniz:). Hepsini
yaşamışım gibi son derece profesyonel yazdım haha:) ama aslında
benim bebişim sadece 4 haftalık.İşte ben yukarıdaki bu
duyguları, anları, tecrübeleri yaşadığımda sizlerle paylaşayım,
sizlerin de hikayemde bir rolünüz olsun istiyorum.
Peki ben neler
hissediyorum şu an?
Şu an, daha doğrusu
öğrendiğim ilk andan itibaren içime bir endişe ve korku
yerleşti. Bebek sahibi olmayı ne kadar isteseniz de binlerce soru
da kafanıza yerleşiyor.
"Nasıl hamile olacağım, çok kilo
alacak mıyım, istediğim şeyleri yiyemeyecek miyim, spor yapamayacak
mıyım, alışverişden kısmam mı gerekecek, eee.. peki nasıl anne
olacağım, evimde ki rahatım kaçacak mı.." ve daha
yüzlerce soru. Sonuçta toplumda ki statünüz değişiyor, önce
hamile sonra anne oluyorsunuz. Bu soruların hepsi aslında bebeği
düşününce aklınıza gelen ilk kelime olan sorumluluk duygusu ile
ilgili. Artık yeni evli bir çift değilsiniz, evde 2 kişi
olamayacaksınız, bir minik üye daha geliyor ve hayat onun
etrafında dönecek. Tüm bunlar işte insanda korku ve endişe
yaratıyor. Ama sanki aklınızı 2’ye ayırmışlar gibi bir
tarafı bu duygu ve düşünceler ile doluyken diğer tarafı da
yaşacağınız inanılmaz mutluluğu düşletiyor size. Daha şimdiden
bebişe kıyafet almak, odasını yapmak hatta karnımın hemen
şişmesini istiyorum:)
Biraz da detaylardan
bahsedeyim; 54 kilo olarak hamile kaldım ve doktorum ilk 3 ay kilo
almanı pek istemiyorum dedi ama ben kilo almışım gibi
hissediyorum çünkü daha küçük olmasına rağmen karnım biraz
büyüdü. Daha doğrusu özellikle yemek yedikten sonra inanılmaz
şekilde karnım şişiyor. Mide bulantılarım henüz yok ama çok
sık acıkıyorum:)
Son olarak her yazımın
sonuna benden bildiriyorum köşesi ekliyorum ki gelişimimi takip
edelim:)
Benden bildiriyorum;
Kilo:54
Mide bulantısı: Çok
acıkınca mide bulantısı ve öğürme olmuyor değil.
Kokulara hassasiyet:
Henüz yok.
Bel ağrısı: Henüz
yok.
Acıkma: Hat safhada.
Aslında 4 haftanın
özeti, minik bir kesesi olan kanguru gibiyim:)
12 Şubat 2013
1 Yaş Doğum Günü Partisi
Doğum gününün üzerinden yaklaşık 1 ay geçti ve ben anca yazabiliyorum. Oydu, buydu, yorgunum derken ancak bugün yazmaya başladım.
Gelelim doğum gününe, her noktasıyla baştan sona ilgilendiğim doğum günü partimiz çok güzel geçti. Arka planda o kadar çok şey oldu ki..grafiker kısmı, baskı kısmı, tasarım kısmı oooo anlatmaktan vazgeçtim şuan:) Sonuçta herşey çok güzel oldu:)
Sabah erkenden kalktık. Kahvaltıda eşimle iş bölümü yaptık, O pastayı ve hatıra çerçevesini almaya gitti. Bende kuaföre:)
Hava öyle yağmurlu ve gök gürültülüydü ki ahh dedim patladı bizim doğum günü! Gitti onca hazırlık kimse gelmeyecek dedim. Ama içimde bir umutla güneşin çıkmasını da bekledim. Baktım gelen giden yok bende herşeyi doğum günün yapılacağı yere götürmeye başladım. İyiki de beklememişim yardima beklediğim arkadaşlarım parti başladığında geldi:( neyse bu konuya girmeyelim çok uzun sürer:), kayınbabamla- kayınvalidem bizde olmasaydı olmazdı. Kayınbabama burdan extra extra Tesekkürler:)
AAA.. aklınızda bulunsun ben herkese doğum günü 1.30 da başlıyor dedim. İnsanlar zaten yagmurdan dolayı 2.00 den sonra gelmeye başladı:) Bende 2.00 de ordaydim desem, masa düzeni, süsler derken birde baktım saat bir buçuga geliyor, hemen eve gidip oğlumu giydirdim ve onu yolladım. Sonrada ben hazırlandım. Telaş içinde kendimi parti yerinde buldum.
Doğum günü başlasın!!! Her noktasıyla ilgilendiğim kimsenin farketmediği kendimce biraz eksiklikler olsada herkes tarafından beğenilmesi çok hoşuma gitti:) Bu işe başlamamım dönüm noktasıdır:))
Bizi yanlız bırakmayan herkese teşekkürler ve bir de fotograf konusunda unutkanlığım nedeniyle birçok kişi ile fotograf çekilemedim ama keyifli vakit geçirdim:)
İşte fotograflar;
Davetiyemiz
Konseptimiz mavi 1 rakamı ve kırmızı papyon
Workmates
Yesherim..
Oglumla takım giyindik ama babayı unuttuk!
Zeynep bebek ve Can dostlar
Yasemin ve Merveye bu güsel fotoğraflar için teşekkürler:)
Yeşerciğime çok teşekkürler(kechembyesher)
Oğluma;
Anne olmak içimde olduğunu öğrendiğim andan itibaren her sabah yumurta yiyip üstüne süt içerek mutlu olmakmış meğer, her geçen gün kilo alıp mutlu olmayı öğrenmek demekmiş, çantamda ceviz-kuru üzüm taşımak demekmiş, 85 kilolara çıkıp kendi çapında rekor kırmakmış, eline verilen kağıt parçasına bakıp saatlere mutlu olmak demekmiş, ilk seni elime aldığımda dünyanın başka yönden döndüğünü anlamak demekmiş, gazın çıktığında -geğirdiğinde mutlu olmak demekmiş, canın yandığında çaresizliğin ne demek olduğunu öğrenmek demekmiş, hele ilklerinde ilk gülümsemen, ilk dişin, ilk el çırpışın, ilk başbaşın.. hayatımda hiç bu kadar mutlu olmadığımı anlamak demekmiş, bir senedir deliksiz uyku uyumamak demekmiş, her uyandığında gülümseyerek seni emzirmenin verdiği mutluluğu yaşamak demekmiş, hastalandığında saatlerce babanla gözgöze gelip acı çekmekmiş, uyandığında bir gülücüğün tüm acıları geçirmesi demekmiş, işten geldiğimde yüzündeki gülümseme ve çığlıkla bütün günü unutmak demekmiş, her şeye herkese karşı sabırlı olmak demekmiş,
sen olmasaydın belki babanla daha az kavga edecektik ama senin olmadığın bir dünyayı hiç bilmeyecektik, Sevginin bu denli büyük ve karşılıksız olanını hiç tadamayacaktık. Sen olmasaydın geceleri kesintisiz uyuyacaktık, hafta sonları istediğimiz saatte kalkacaktık, zaten her türlü türk filminde ağlayan annen böyle herşeye böğüre böğüre aglamayacaktı, sen olmasaydın hayatımız bu kadar anlamlı olmayacaktı, sen olmasaydın ben asla ANNE olmayacaktım. İyi ki doğdun ve iyi ki doğdum. Hayatıma bir melek geldi, şimdi onun gözleriyle bakıyorum hayata.. onu daha iyi anlayabilmek için..hayat aslında o kadar basit ve yalın ki .. SENİ ÇOK SEVİYORUM MELEGIM....
Gelelim doğum gününe, her noktasıyla baştan sona ilgilendiğim doğum günü partimiz çok güzel geçti. Arka planda o kadar çok şey oldu ki..grafiker kısmı, baskı kısmı, tasarım kısmı oooo anlatmaktan vazgeçtim şuan:) Sonuçta herşey çok güzel oldu:)
Sabah erkenden kalktık. Kahvaltıda eşimle iş bölümü yaptık, O pastayı ve hatıra çerçevesini almaya gitti. Bende kuaföre:)
Hava öyle yağmurlu ve gök gürültülüydü ki ahh dedim patladı bizim doğum günü! Gitti onca hazırlık kimse gelmeyecek dedim. Ama içimde bir umutla güneşin çıkmasını da bekledim. Baktım gelen giden yok bende herşeyi doğum günün yapılacağı yere götürmeye başladım. İyiki de beklememişim yardima beklediğim arkadaşlarım parti başladığında geldi:( neyse bu konuya girmeyelim çok uzun sürer:), kayınbabamla- kayınvalidem bizde olmasaydı olmazdı. Kayınbabama burdan extra extra Tesekkürler:)
AAA.. aklınızda bulunsun ben herkese doğum günü 1.30 da başlıyor dedim. İnsanlar zaten yagmurdan dolayı 2.00 den sonra gelmeye başladı:) Bende 2.00 de ordaydim desem, masa düzeni, süsler derken birde baktım saat bir buçuga geliyor, hemen eve gidip oğlumu giydirdim ve onu yolladım. Sonrada ben hazırlandım. Telaş içinde kendimi parti yerinde buldum.
Doğum günü başlasın!!! Her noktasıyla ilgilendiğim kimsenin farketmediği kendimce biraz eksiklikler olsada herkes tarafından beğenilmesi çok hoşuma gitti:) Bu işe başlamamım dönüm noktasıdır:))
Bizi yanlız bırakmayan herkese teşekkürler ve bir de fotograf konusunda unutkanlığım nedeniyle birçok kişi ile fotograf çekilemedim ama keyifli vakit geçirdim:)
İşte fotograflar;
Davetiyemiz
Konseptimiz mavi 1 rakamı ve kırmızı papyon
Workmates
Yesherim..
Oglumla takım giyindik ama babayı unuttuk!
Ruzgar ayağı ile pastaya basmaya çalışırken:)
Çok becerikliyim çookk:)
Yardıma gelmeyenler:)
Rüzgar ve arkadaşları tabi bide benim arkadaşlarım
Zeynep bebek ve Can dostlar
Yasemin ve Merveye bu güsel fotoğraflar için teşekkürler:)
Yeşerciğime çok teşekkürler(kechembyesher)
Oğluma;
Anne olmak içimde olduğunu öğrendiğim andan itibaren her sabah yumurta yiyip üstüne süt içerek mutlu olmakmış meğer, her geçen gün kilo alıp mutlu olmayı öğrenmek demekmiş, çantamda ceviz-kuru üzüm taşımak demekmiş, 85 kilolara çıkıp kendi çapında rekor kırmakmış, eline verilen kağıt parçasına bakıp saatlere mutlu olmak demekmiş, ilk seni elime aldığımda dünyanın başka yönden döndüğünü anlamak demekmiş, gazın çıktığında -geğirdiğinde mutlu olmak demekmiş, canın yandığında çaresizliğin ne demek olduğunu öğrenmek demekmiş, hele ilklerinde ilk gülümsemen, ilk dişin, ilk el çırpışın, ilk başbaşın.. hayatımda hiç bu kadar mutlu olmadığımı anlamak demekmiş, bir senedir deliksiz uyku uyumamak demekmiş, her uyandığında gülümseyerek seni emzirmenin verdiği mutluluğu yaşamak demekmiş, hastalandığında saatlerce babanla gözgöze gelip acı çekmekmiş, uyandığında bir gülücüğün tüm acıları geçirmesi demekmiş, işten geldiğimde yüzündeki gülümseme ve çığlıkla bütün günü unutmak demekmiş, her şeye herkese karşı sabırlı olmak demekmiş,
sen olmasaydın belki babanla daha az kavga edecektik ama senin olmadığın bir dünyayı hiç bilmeyecektik, Sevginin bu denli büyük ve karşılıksız olanını hiç tadamayacaktık. Sen olmasaydın geceleri kesintisiz uyuyacaktık, hafta sonları istediğimiz saatte kalkacaktık, zaten her türlü türk filminde ağlayan annen böyle herşeye böğüre böğüre aglamayacaktı, sen olmasaydın hayatımız bu kadar anlamlı olmayacaktı, sen olmasaydın ben asla ANNE olmayacaktım. İyi ki doğdun ve iyi ki doğdum. Hayatıma bir melek geldi, şimdi onun gözleriyle bakıyorum hayata.. onu daha iyi anlayabilmek için..hayat aslında o kadar basit ve yalın ki .. SENİ ÇOK SEVİYORUM MELEGIM....
10 Şubat 2013
Bebeğim Ne Kadar Su İçmeli?
Baktım Rüzgar bey su şişesini gördü mü ıııhh ıhh diye eliyle gösterip aldığı gibi lıkır lıkır içmeye başlıyor, başladım araştırmaya. Ne kadar su içmeli? diye.
Su çocukların sağlıklı gelişimleri için ihtiyaç duydukları yaşamsal önem taşıyan temel besin öğeleri arasında yer alıyor. Bu nedenle çocuklar da su tüketimi aşağıdaki gibi olmalı.
Günlük su tüketim oranları:
• 6 -12 ay arasında: 30 ml ile 100 ml.
• 1-3 yaş arasında: 1-3 litre.
• 4-8 yaş arasında: 1-4 litre.
• 9-13 yaş arasında: 1-2 litre
İlk altı ay sadece anne sütü, anne sütünün % 85 i su olduğundan bebeğin su ihtiyacını karşılıyor. Ve bu süreçte bebeklerin vücut direnci düşük olduğu için enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riski daha yüksektir. Bu nedenle suyu ne kadar kaynatırsanız kaynatın , içindeki mikroplar bebeğe kolayca geçebiliyor. Eğer mama takviyesi yapıyorsanız suyun kalitesine ve kaynattığınız ortamın steril olmasına özen göstermenizde fayda var. Uzmanlar, su tüketimine katı gıdaya geçiş yapıldığında başlanmasını tavsiye ediyor.
Bizde 6. aydan sonra su içmeye başladık, ilk başlarda hiç içmek bile istemiyordu. Birkaç yudum alıp bırakıyordu. Ne zaman emekleye başladı yani sürünmeye (hala emeklemiyor) kendi kendine su oranını artırdı. Bir yaşından itibaren de yürümek için çaba sarf ettiğinden dolayı diye düşünüyorum su içme kapasitesi çok arttı.
Su çocukların sağlıklı gelişimleri için ihtiyaç duydukları yaşamsal önem taşıyan temel besin öğeleri arasında yer alıyor. Bu nedenle çocuklar da su tüketimi aşağıdaki gibi olmalı.
Günlük su tüketim oranları:
• 6 -12 ay arasında: 30 ml ile 100 ml.
• 1-3 yaş arasında: 1-3 litre.
• 4-8 yaş arasında: 1-4 litre.
• 9-13 yaş arasında: 1-2 litre
İlk altı ay sadece anne sütü, anne sütünün % 85 i su olduğundan bebeğin su ihtiyacını karşılıyor. Ve bu süreçte bebeklerin vücut direnci düşük olduğu için enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riski daha yüksektir. Bu nedenle suyu ne kadar kaynatırsanız kaynatın , içindeki mikroplar bebeğe kolayca geçebiliyor. Eğer mama takviyesi yapıyorsanız suyun kalitesine ve kaynattığınız ortamın steril olmasına özen göstermenizde fayda var. Uzmanlar, su tüketimine katı gıdaya geçiş yapıldığında başlanmasını tavsiye ediyor.
Bizde 6. aydan sonra su içmeye başladık, ilk başlarda hiç içmek bile istemiyordu. Birkaç yudum alıp bırakıyordu. Ne zaman emekleye başladı yani sürünmeye (hala emeklemiyor) kendi kendine su oranını artırdı. Bir yaşından itibaren de yürümek için çaba sarf ettiğinden dolayı diye düşünüyorum su içme kapasitesi çok arttı.
ilk yürümeye başladığında bile elinde su şişesi vardı:)
PS: Nuby Markasının su mataralarını öneriyorum. Çünkü ucu silikon ve dişleri çıkarken bebeklerin hem damakları rahatlatıyor hemde su içmesini sağlıyor. En güzel yanı akmaması. Çantanızda rahatlıkla taşıyabiliyorsunuz. Fiyatı da diğerlerine göre daha uygun.Oğlumuz susuz kalmasın diye biz iki tane aldık biri çantasında biri de evde:)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)