31 Temmuz 2015

Vişne Suyundan Eskimo!!

Vişneye bayılırım:) Faydaları da saymakla bitmiyor, içerdiği mineral ve vitaminler sayesinde, birçok hastalığa karşı koruma kalkanı yerine geçiyor. İçeriğinde bulunan ve kırmızı rengini veren “antosiyanin” ise vişneye hücre yenileme yani antioksidan özelliğini kazandırıyor. Günde bir bardak vişne suyu tüketimi ile vücut günlük antioksidan ihtiyacını karşılıyor. Kalp ve damar hastalıklarından kansere hastalık riskini azaltmaya yardımcı olan vişne, kas ağrılarının hafifletilmesi, hafıza gelişimi ve kilo dengeleme gibi konularda da çok etkili olduğu biliniyor.

Tam bir vitamin ve mineral deposu olan vişne meyvesinde bulunan A ve C vitamini ile sodyum, potasyum, kalsiyum ve fosfor mineralleri, özellikle ateşli hastalıklara karşı çok güçlü..

Bu nedenle tadını sevmeyen oğluma nasıl yediririm diye düşünürken birden suyunu yapmak aklıma geldi. Pazardan kilosunu 3,5 tl ye aldığım 2 kilo vişneden toplamda 5 kavanoz vişne suyu elde ettim ve bunların ağızlarını da kaynar suda kaynattığım kapaklarla kapatarak kışa saklayayım dedim..Ama şimdiden bitmek üzere..Neden mi? Çünkü biz bunlardan yaptığımız eskimolara bayıldık:) Annemin yaz tatillerinde yaptığı ve bayılarak yediğimiz eskimolardan yaparız diye  ikea da rengarenk  dondurma kaplarını görünce dayanamamış , satın almıştım. Sonra dolapta dondurma kaplarını görünce hemen vişne sularımı doldurup buzluğa attık. Müthiş güzel oldu. Plastik bardaklara, şekilli muffin kaplarınada koyarak ta çocukların seveceği şekillerde eskimolar yapabilirsiniz..Hem organik, hem keseye yararlı bu vişneli eskimolardan denemenizi oğlumla şiddetle tavsiye ederiz.

Vişne suyunun tarifi

Malzemeler:

1 kilo vişne
1,5 litre su
1,5 su bardağı toz şeker
Yarım limon
 
Hazırlanışı:
  • Vişneleri yıkayıp saplarını koparın, geniş ve derin bir tencereye alın.
  • Vişnelerin üzerine suyu  ekleyin.
  • Toz şekerini de ilave edip orta hararetli ateşte kaynamaya bırakın.
  • Vişne suyu kaynamaya başlayınca suyun renginin daha kırmızı olması için yarım limonun suyunu sıkıp ekleyin.
  • Vişneler çatlayana kadar kaynatın.
  • Sonrada ince bir elekten geçirip posasını atın.
  • Sıcakken kavanozlara koyup ağzını sıcak suda kaynattıgınız kapaklarla sıkıca kapatın.
  • Kavanozlara koymadan da soğutup hemen suyla seyrelterek  de içebilirsiniz.
Afiyet olsun..
.

28 Temmuz 2015

Kitap okuyarak Uyuma Alışkalığını Kazanmak..

Rüzgarın okulu tatilde, bende işten ayrıldığım için tatildeyim.

Rüzgar alp tam 3,5 yaşında...Durmadan konuşuyor. Hayal dünyası aşırı derecede büyük.. Bazılarına göre kötü bazılarına göre iyi bir özellik.. Unutmamak lazım ki her çocuk farklı özellikler sergiler.
Sürekli televizyon izleyen bir çocuk olmamasına rağmen bazen izlemediği çizgi film kahramanlarına bile takabiliyor (kreşten dolayı sanırım). Bende anne olarak onun hayal dünyasına eşlik ediyorum.. Her gece ona kitap okurken, şekilden şekile girip kendimi dünyaca ünlü film seslendiren artistler gibi hissediyorum.. Sonrada aynı şekilde onun bana okumasına da aşık oluyorum.. Evet biz her gece kitap okuyarak uyuyoruz.

Bazı geceler ben bazı geceler eşim, bazen de kendisi okuyor. Nasıl mı? kitapları artık resimlerinden bildiği için kendi kendine okumaya başladı.

Geçenlerde Bursa'dan canım arkadaşım Aysen oğlu kuzeyle bize geldi.
Rüzgara kitap okuyup odadan çıkmamıza çok şaşırdı. 'Nasıl yani şimdi kendi kendine mi uyuyacak?' dedi.

Tabi ki bu süreç zaman aldı. Hatta son zamanlarda  tatil  nedeniyle uyku düzeni bozulsa da evimize döndüğümüzde  hemen eski rutinimize döndük.

İlk başlarda Rüzgarın yanına uzanarak kitap okumaya başladık. Kitap seçiminde kitaptaki karakterlerin onun uykusuna eşlik edebilecek karakterler den oluşmasına dikkat ettik. Bizde ( Arzu yengesinin hediyesi) Pearson'un Tombik ayı serisi vardı, içindeki ayıcıktan, tavşandan, köstebekten  şans eseri evde olduğunu fark ettik. Hergece onları konuşturmaya başladık, sonradan hadi sarılıp uyuyalım bizde diyerek uyuduk.

Her gece farklı şekillerde devam etti. Sonra birgün onu yatırmaya gittiğimde, bulaşık makinasını çalıştırmadığımı unuttum (annelerin işi asla bitmez ki) Rüzgar alp' e sen oku ben geliyorum dedim.
Döndüğümde gayet güzel kitabı okuyordu, yani resimlerina bakarak masalı devam ettiriyordu. Hiç bozmadım ve öylece uykuya daldı.. Sonraki süreçlerde nedense hep işim çıktı :) ve kitap okuma işini ona devrettim.

Siz de ilk once onun sevebileceği kitaplarla başlayabilirsiniz. Büyük kitaplar yerine ince ciltli, onunda elinde rahatça tutabileceği büyük resimli olanlarını tercih etmenizi tavsiye ederim. Oyuncaklara sarılıp uyumaya alışması içinde, seri şeklinde olması iyi oluyor. Tercih sizin..

Ayrıca bugünlerde iş bankasının stickerli kitaplarına  bayılıyoruz. İş bankasının yayınlarının kaliteside gayet iyi (D&R da bulabilirsiniz.). Hemde stickerlarla kendi hikayelerini kendileri yaratarak, yaratıcılıklarına katkı sağlıyorlar.

Kolay gelsin..


19 Temmuz 2015

Ne ekersen Onu Biçersin..

Oglum açmısın?
Hayır, anne..
Ne zaman acıkırsın pekiiiii..
Çarşamba günü..
Iııı..

3,5 yaşındaki oğlum herşeye cevap vermekle uğraşırken onun büyümesini izlemek keyifli olduğu kadar da bazen gelecek korkusuyla içimi sızlatıyor. Büyüme diyesim var büyüme çocuk...böyle o kadar güzelsin ki saf, temiz, tatlı, minik, pırıltılı, eğlenceli.. Şimdi sana doya doya sarılıyorum her ne kadar uyuduğunda da özlesem de, büyüdüğünde belki offf anne bebekmiyim sarılma artık diyeceksin.. Belkide sarılacaksın hiç bıkmadan.. Bana her geldiğinde sevgiyle büyük bir aşkla karşılıyorum seni, bana her baktığında gözlerine bakıyorum , bana her anne dedeğinde efendim diyorum, koşuyorum yanına çünkü biliyorum ki sevgi herşeyin üstünde biliyorum ki her sevginin karşılığı vardır..
Belki sizde aynı şeyleri hissediyorsunuzdur? Çocuk büyütürken korkularınız endişeriniz vardır. Acaba büyüdüğünde de nasıl bir hayat bekliyor bizi.
Tek bildiğim şey ve tanık olduğum şey...

'NE YAPARSAN, ONUN KARŞILIĞINI GÖRECEKSİN'
 Hz. Muhammet (S.A.V)

 

4 Şubat 2015

Rüzgar Alp 3 Yaşında 'Spiderman Konseptli Doğumgünümüz'

İstikrarsız blog yazarı Betüş'ten merhabalar:) 

2 hafta önce hafta minik  adamımla  3 yılı geri bıraktık. Nasıl da geçti koskoca 36 ay..

Çok bilinçli olduğu bu doğum gününde her şeyi ona sorarak yaptık. İyi ki de ona sorarak yaptık,  Çünkü inanılmaz mutlu oldu..

Tema olarak hayranı olduğu İtfaiyeci Sam ve Spiderman den birini seçmesini istedik, oda Spidermanı seçti ki biz de çok mutlu olduk çünkü itfaiyeci sam ile ilgili her şeyi kendim yapmam gerekiyorduJ

Bu doğumgünün de her şeyden zevk almaya, kendimi yormamaya ve sadece oğlumu mutlu etmeye odaklandım.. O nedenle her şeyi hazır aldım , tembel oldum J( Bilenler bilir parti konusunda gurme oldum biraz, dizayndan  süslemeye kadar artık hepsini yapabiliyorum)

Doğum gününü hem evde hemde okulda kutlanmasına karar verdik. Evde de sadece aile içinde bir kutlama yapalım dedik.. daha doğrusu gelecek kişileri de kendisi seçti. Aslında yakın arkadaşlarımı da çağırmak istiyordum fakat Rüzgar bey 2 yaş dogum gününde evdeki kalabalıktan çok rahatsız olduğundan bu sefer kendi tercihlerimizi göz ardı etmek durumunda kaldık...o kendi dünyasındaki insanlarla olmaktan çok zevk aldı..

Konseptimize son akşam örümcek ağını da ekleyince süper oldu.
Bu arada öğlen uykusuna yattığında tüm hazırlıkları tamamladık..uyandığında her yer balon ve Spiderman temalı olunca gözlerindeki mutluluk paha biçilemezdi..

Gelelim ayrıntılara;

Masa örtüsünden , bardak, tabağa kadar hepsini hazır aldım. Toplamda 100 TL tuttu. Bide eğlenceli olur diye extra pinyata aldık (39 TL) aslında pinyata çok basit bir şeymiş ve yapılması inanılmaz kolay.. bir daha asla almam..
Tarifleri de youtube ta dolu.. bizimki kartonların zımbalanmasından ibaretti. Çocuklara tek tek hediye almak yerine, içine çikolata-şeker  koyarak arkadaşlarını da onun mutluğuna ortak edecek eğlenceli bir aktivite.

İkramlara gelince de herşeyi çok basit tuttum. Geçen seneki kendi uydurduğum dilimlenmiş muz arasına dilimlenmiş kinder pinqui üstüne de çilek koyup kürdanladığım atıştırmalıklar hem çok kolay hemde görüntü açısından süper..   diğer bir en çok beğenilen atıştırmalığım hazır satılan küçük brownileri kırmızı kalıba koyup üzerine de çilek koyunca mükemmel bir tat, ve görüntü oluşturdu..
Gerisi de kek, börek, tatlı ve annemin o güzel kısırıydı..

Gelelim pastaya; pasta da bu sene çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadık.İzmir Girne de ki Çilek pastanesinden aldığımız pastayı  Rüzgar bey seçti. Her gün hayalini kurdu.. Bizim seçtiğimiz pastanın dilimi 10 tl iken gelen pasta dilimi 8 tl likti, her şeyden öte  oğlumun istediği pasta değildi ama yine de sorun haline getirmeden alkışlarla hallettik. Pastanın içinden saç çıkması ise ayrı tartışılır bir konu.. hemen örtbas ettikJ Ama okula giden pasta inanılmaz kötüydü. Seçtiğimizden farklı olmasının dışında Çilek pastanesine yakıştıramadığımız bir pastaydı. Zaten Rüzgar da görünce ben bunu istememiştim diye bir haykırdı. Pastaneyi aramıza rağmen ne bir geri dönüş ne de bir özür geldi.


Butik bir pastane olan Çilek pastanesi de büyüyünce bozulmuş.. kesinlikle tavsiye etmiyoruz..

Pasta dışında her şeyin çok güzel olduğu bir dogum gününü daha atlattık.. darısı başınızaa:)))










21 Ekim 2013

'Hamilelik Güncesi 'Bizden bildiriyorum 37-40. hafta'



Doğuma 10 kala, 5 kala ve belki de 1 gün kala ...;)
40.haftamın bitim tarihi 5 Ekim 'i gosterse de neredeyse 1 haftadır biz doğum her an olabilir şeklinde tetikteyiz:) Normal doğumu beklemek hem çok heyecanlı hem stresli bir durummuş. Her an beklendiği için dışarı çıkmamaya ve hep evde vakit geçirmeye çalışıyorum. Ancak hayatımda hep çalıştığım için evde oturmak hamilelik döneminde bile olsa bana garip geliyor. Ama itiraf ediyorum cooook rahat bir durummuş :) Hele ki evde size sürekli yardim eden, yemek yapan size iş yaptırmayan bir anneniz var ise, hayat çok daha güzel haha.Son haftalarda neler yaşadığımı biraz paylaşayım;Hamilelik dönemimde bir çok kitap okudum. Nasıl olacak, süreç nasıl ilerleyecek, beni neler bekliyor anlamak için farklı kitaplar okudum ama süreç hiçte öyle tıkır tıkır  işlemiyor, herkesin yaşadığı deneyim gerçekten farklı oluyormuş. Daha doğumum tamamlanmadı ama su ana kadar herkesten çok farklı hikayeler duydum.
En basit ornek; 37. Hafta da ki el ile çati kontrolü;)






Kimisi inanılmaz bir aci olduğunu, kimisi bir şey anlamadığını vs anlattı hatta kimisi muayene sonrası doğumunun başladığını, nisan denilen  tabakanın düştüğünü (Gebelik süresince rahim ağzında oluşan salgılar burada birikmeye başlar ve bu rahim ağzının içindeki kanalı tıkar. Sümüğümsü bir yapı olan bu birikmiş salgılar mukus tıkaç , nisan olarak adlandırılır) ve erken dogum yaptığını söyledi




Peki çati kontrolü nedir, gerekli midir?

Çatı muayenesi (pelvis-pelvik muayene)

Çatı muayenesi  gebeliğin son haftalarında (37 haftadan sonra) annenin pelvis kemiklerinin (çatı kemiklerinin) yani doğum yolunun değerlendirilmesi için yapılır. Bu muayeneye göre doğum yaklaşmadan önce normal doğumun gerçekleşebilme ihtimali değerlendirilir. Doğumun sezaryenle gerçekleşeceği kesin olan bir hastada  çatı muayenesi yapılmasına gerek yoktur, örneğin daha önce sezaryen olmuş veya bebeğin eşi doğum yolunu kapatıyorsa veya ikiz, üçüz gebelik gibi..

Çatı muayenesi nasıl yapılır?

Çatı muayenesi normal jinekolojik muayene masasında ve aynı şekilde jinekolojik muayene pozisyonunda yapılır. Doktor iki parmağı ile çatı kemiklerinin durumunu değerlendirir. Bebeğin kilosu ile doğum yolunun darlığını - genişliğini kıyaslayarak normal doğum mümkün olabilir mi diye değerlendirmek yapar. Doğum başlamadan önce gebeliğin son haftalarında yapılan çatı muayenesinde rahim ağzı kapalı olduğu için bebeğin kafasına veya diğer organlarına temas edilemez.

Çatı darlığı:

Eğer pelvik muayenede çatı darlığı (pelvik darlık) olduğuna yani doğum yolunun normal doğuma imkan vermeyecek derecede dar olduğuna karar verilirse normal doğum hiç denenmeden sezaryen ameliyatı planlanır. Ancak bu herzaman mümkün olmaz, yani çatı muayenesi herzaman doğum şeklini kesin belirleyemeyebilir bu durumda normal doğum denenir ve doğumun ilerlemesi esnasında yapılan muayeneler ile daha net karar verilebilir. Doğum sırasında rahim ağzı açık olduğu için hem rahim ağzının açılma miktarı ve durumu hem de bebeğin kafasının pozisyonu, durumu değerlendirilebilir bu nedenle doğum esnasında yapılan çatı muayenesi daha net bilgi verir. Ancak doğumdan önce gebeliğin son haftalarında yapılan çatı muayenesi de ön fikir vermesi için ve belki de normal doğum yapamayacak hastalaların normal doğum denenmeden fark edilmesi için gereklidir.


Çatı muayenesi sırasında veya sonrasında ağrı, kanama olur mu?

Çatı muayenesi ağrılı bir muayene değildir. Hamileliğin son haftalarında vajina dokusunda esneme olduğu için gebe olmayan kadınlara göre daha rahat bir şekilde vajinal muayene yapılabilir. Kanama genellikle hiç olmaz, bazen lekelenme veya az miktarda pembe, kırmızı kanama olabilir. Kanama olsa dahi çatı muayenesinin bir zararı veya riski yoktur, aksine faydası vardır.


Benim cati muayenem, bana gore çok acılı bir muayene degildi ama tabiiki 8 ay hiç alttan muayene deneyimi yasamamış olmak ve anlatılan hikayeler beni de biraz strese soktu. Muayene sonrası da herhangi bir ağrım ya da kanamam olmadı.Ancak, 40. Haftamda rahimde açılma olup olmadığını anlamak için tekrar elle muayenem oldu ve bu sefer canimin acıdığını söyleyebilirim. Muayeneden bir gün sonrada nisan düştü. Artık o nedenle her an suyum gelebilir ve sancım tutabilir;)


37. Hafta sonrasında gaz sancısı benzeri sancılarım başladı. Çok fazla olmasa da özellikle geceleri adlandıramadığım sancılardı. Meğerse bu sancıların rahimin açılmasını sağlayan sancılarmış. Su anda rahimim 2 cm açık ve biraz daha açılmasını bekliyoruz. Sancılarım ara ara oluyor ama oldukça uzun aralıklar 2-3 saatte bir diyebilirim. Dogumun baslamasi için sancıların 5 dakikada bire inmesi gerekiyor. Her an ne yasayacagim belli olmadigi için çok heyecanliyim, tedirginim ama mutluyum. Bu sekilde beklemek güzel çünkü zamanı bebege bırakıyorsunuz, doğacağı zamani ve tarihi kendisi belirliyor:)

Son haftalarda beni en çok zorlayan konu boyun, sirt agrilarim ve ellerimdeki odem oldu. Ayaklarimda çok az odem olmasina ragmen ellerimde ki agrili odem beni gerçekten bir kac kez aglatti. El parmaklarim kiviramayacagim sekilde sisti ki hala sis ve çok ağrım oldu. Doktorun vermis oldugu bir krem gün icinde beni rahatlatti ama ağrıdan dolayı gece uykudan uyandığım da oldu. Neyse ki çok az kaldi...
Eveeet, bu doğum oncesi son yazim en gec 3-4 güne minik bebegimle evimde olmayi diliyorum ve herseyin saglikli bir sekilde son bulmasi için dua ediyorum. Sizde benim için dua edin :)
Yeşer

8 Ekim 2013

İkizlerin 1. yaş doğum günü partisi 'minnie '& 'mickey' konseptli

Gelelim biricik yeğenlerimin doğum gününe.. Biri kız biri erkek olunca ikizlerimizin doğum günü konseptini Mickey ve Minnie Mouse konseptiyle yapmaya karar verdik.. Abim ve eşi Ezgi o kadar hevesliydi ki 2 hafta öncesinde doğum gününü yapacağımız mekana götürüp başladılar bunu da isteriz şunu da isteriz biz bunları aldık, şunu da aldık olay Amerikadan airwalk balon getirmeye kadar gitmişti. Neyse durun dedim sandığınız kadar kolay değil, ilk önce renkleri belirlemek lazım diye girdim konuya ama onları ne 3 renkle nede 4 renkle durdurabildim:)

Her şey gönüllerince olsun diyerek başladık işe. Ben once grafiker olan biricik arkadaşım Yasemine anlattım. Oda hemen hatıra çerçevesi yapmaya başlayarak start verdi. Abimlerde bebişlere terzi bulup kıyafet diktirmeye başladılar. O kadar çok hediye almışlardı ki kolonya, bubble, çeşit çeşit çikolata, mıknatıs, kumbara, vs derken hepsine etiket çalışmak gerekti. İlk doğumgününde insan gerçekten çok özeniyor..Olmuşken tam olsun diyerek herşeyi etiketledik.

Menümüzde de partilerin olmazsa olması sarma, kanepe, kek, 3-4 çeşit tuzlu ve 3-4 çeşit tatlı kurabiyeden olmasına  karar verdik. Mercimek köftesi , peynir topları, patates salatası da bu tarz partilerde beğenilenler arasında..

Gelelim büyük güne..mekana gittiğimde Abimle Ezgide ordaydı. Biz eşyaları koyduk sen başla biz eve gidip hemen gelicez dediler. Gidiş o gidiş.. Tek başıma nasıl hazırladım nasıl oldu nasıl yerleştirdim bilemedim..Neyin nerde olduğunu bulmak  çok zaman aldı.. En son su şişelerinin etiketlerini babamla annemin yapıştırdığını hatırlıyorum..haha bu arada Abimle Ezgide herkes  geldikten sonra geldiler eee parti  sahibi olunca böyle oluyoo..Eee bide hala olmak kolay değil tabii:) Yeğenlerime her şey değer, o boncuk gözleri hep gülsün, böyle doğum günlere tüm çocuklara nasip olsun..

Bu arada pasta kesilecegi zaman Abimle Ezgi çocukları giydirmeye gitti. Geldiklerinde Abimde papyon, Ezginin saçındada kurdale vardı. Benimde haberim yoktu bu ayrıntıdan ama çok güzel olmuşlardı. Ela ve Can da o kiyafetlerle tam yemelikti..En kötü günleri böyle olsun..






11 Eylül 2013

'Hamilelik Güncesi 'Bizden bildiriyorum 32-36. hafta'

Offfff hamileliğin son zamanları zor derlerdi de inanmazdım...



Evet artık son haftalarıma yaklaşırken, gerçekten hamileliğimin en sıkıntılı zamanlarını yaşıyorum. Sıkıntılı çünkü artık gerçekten taşıdığınız yük ve aldığınız kilolar sizi inanılmaz zorluyor. Yataktan kalkmak hatta sağa sola bile dönmek bir 5 dakika alıyor:) Bebekte artık aşağı indiği ve karnınızın yukarı kısmı boşalmaya başladığı için, oturduğunuzda kucağınızda kocaman bir karpuz taşıyor gibi oluyorsunuz. Ayakta ve elde oluşan ödemden bahsetmeye gerek yok sanırım, hatta foto koyma konusunda biraz düşündüm ama sonra kabus fotolar koymaya gerek olmadığına karar verdim:)

Haftalar yaklaştıkça, içimde ki heyecanda katlanıyor. Son ultrasonlarda bebişin çok daha belirginleşen görüntüleri bekleyişe daha bir heyecan katıyor. Ben hala kimseye benzetemesemde eşim çok ısrarlı bir şekilde kendine benzetiyor:) Benim tek derdim sağlıklı ve normal bir şekilde doğum yapmak...

Normal doğum mu sezeryan mı?



Türkiye’de ki normal doğum oranı %40 iken sezeryan oranı % 60. Herkes normal doğum istesede nedense son anda doktorlar bir sebeple (haklı ve ya haksız) sezeryana yönlendiriyor. Ama tüm dünyada kabul gören doğum yöntemi normal doğum ve sezeryan ise bir doğum yöntemi değil acil durumlarda bebek ve anne sağlığı riske girdiğinde uygulanması gereken bir müdahele yöntemi. Malesef Türkiye’de, çok yoğun çalışan doktorlar ajandasında bir gün belirleyip, ’Bugün gel bebeğini alalım’ diyorlar ya da normal doğumda ki saatleri alabilen bekleme sürelerine tahammül gösteremiyorlar.
Benim için şu an herşey yolunda gözüküyor. Oğluşum aşağı döndü, kafası ile geliyor(öyle deniyor haha) İnşallah her şey yolunda gider ve normal doğum yaparım.
Peki normal doğumun(vajinal doğum) faydaları nelerdir?

Normal doğumun bebeğe faydaları:


  • Normal doğum ile dünyaya gelen bebeklerde solunum sıkıntısı gelişme riski daha azdır. Bunun nedeni bebeğin doğum kanalından geçerken uğradığı baskıdan dolayı akciğerlerindeki amnion suyunun atılması olarak düşünülmektedir.


  • Bebeğin normal doğum sırasında doğum kanalından geçerken ağzı ile temas ettiği bakterilerin bağışıklık sisteminin gelişmesinde faydalı rol oynadığı düşünülmektedir.
  • Normal doğumun ilerlemesi sırasında bebekte meydana gelen hormonal dalgalanmaların bebeğin doğumdan sonra anne ile bağlantı kurmasında faydalı olduğu düşünülmektedir. Normal doğum sırasında bebekte salgılanan endorfin hormonu (mutluluk hormonu ) bebeğin kordon kanında tespit edilmiştir. Bu hormonlar bebeği dış ortama hazırlar.
  • Normal doğum ile doğan bebeklerin anne memesini emme, memeye masaj yapma gibi becerilerinin daha iyi olduğu gözlemlenmiştir.
  •  Normal doğum sonrası anne ile bebek arasında cilt teması daha hızlı ve kolay gerçekleşir. Bu temas bebeğin anneye bağlanması ve gelişimi açısından çok önemlidir.
  • Normal doğumla dünyaya gelen bebekler sezaryen ile doğanlara göre yoğun bakıma daha az alınırlar. (Genellikle riskli doğumların sezaryenle gerçekleşmesinden kaynaklanabilir.)
Normal doğumun anneye faydaları:

  • Normal doğumdan sonra annenin iyileşmesi ve günlük hayata dönme süresi çok kısadır.
  • Normal doğum yapan anneler hastaneden daha kısa sürede taburcu edilirler. Bu hem sağlık açısından hem parasal açıdan anneye fayda sağlar.
  • Normal doğum yapan bir anne büyük bir güven ve başarma duygusu hisseder.
  • Normal doğumda sezaryene göre "doğum sırasında anne ölüm oranı" daha azdır.
  • Normal doğum yapan annenin rahminde bir kesi veya hasar oluşmadığı için sonraki doğumlarını da normal yolla yapma şansı vardır. İleri ki hayatında geçirebileceği karın ameliyatları için bir risk taşımaz.
  • Normal doğumda doğum sonrası enfeksiyon ve kanama benzeri komplikasyonlar daha azdır.
  • Normal vajinal doğum yapan annenin doğum sonrasında ağrı şikayeti sezaryene göre çok azdır.





Öyle ya da böyle bebekler dünyaya geliyor, kimi hamilelerde özellikle sezeryanla doğumu tercih ediyor. Ancak sezeryanın faydaları adı altında bir başlık açamıyorum çünkü internette de böyle bir bilgi yer almıyor. Aşağıda ki bilgilendirmenin faydalı olduğunu düşünüyorum.

‘’ Sezeryan doğum ameliyatı normal doğumun mümkün olmadığı hallerde veya normal doğum sırasında anne-bebek açısından riskli bazı durumlar ortaya çıktığında bu risklerden kaçınmak için başvurulan bir ameliyattır. Ortada herhangi bir risk belirtisi yokken ve normal doğum mümkünken sadece isteğe bağlı olarak yapılan bir sezaryen ameliyatı herhangi bir avantaj sağlamaz. Anneyi ve bebeği normal doğumun birçok faydasından mahrum eder. Ayrıca sezaryen ameliyatının kısa ve uzun vadeli bazı dezavantajları da vardır. Planlı ve istemli sezeryan ameliyatı olmak isteyen bir anne bu fayda-zarar şartlarını iyi bilerek kararını vermelidir.’’

Hastane Çantası...





Haftalar yaklaşıyor, ben hastane çantamı henüz yapmadım, biliyorum çok geç kaldım, yarın yapacağım:)
İçine neler koyacağım ? Neler olmalı?

Anne için;

-Emzirirken zorlanmayacağınız önden açılan en az 3-4 gecelik...
-Bir sabahlık.
-Yedek pamuklu kısa çorap
-Terlik
-Pamuklu ve geniş kenarlı 3-4 adet külot. Sezeryan ile doğum yapacaksanız düşük belli olmasına dikkat edin. Dikişlerinize temas etmemeli.
-Emzirme sütyeni en az 2 adet
-Emzirme sonrası göğüslerinizden sızan sütten kıyafetinizi korumak için göğüs pedi.
-Diş fırçası ve macunu
-Süt sağma makinası
-Kadın pedi
-El havlusu
-Lansinoh göğüs ucu krem
-Tek kullanımlık külot
-Göğüs uçlarınızı koruması için göğüs kalkanı.

Bebek için;
-3 adet hastane çıkış takımı (zıbın, ayaklı tulum , pijama, şapka, önlük)
-1 adet yünlü 1 adet penye battaniye
-Pamuklu bir battaniye, mevsim kış ise sıcak tutacak bir başka battaniye daha.
- Ana kucağı
-1 paket yeni doğan bebek bezi ve ıslak mendil
-Biberon

Benden bildiriyorum;
Kilo:73
Sırt ağrıları, bel ağrıları tam gaz :)
Elde ayakta şişme:Son haftalar şişerek geçiyor demiştim...
Neler hissediyorum : Yorgunum, gerçekten çok yorgunum. Çok uzun bir süre hiç kalkmadan dinlenmek istiyorum ama biliyorum ki mümkün olmayacak:) Aklımda hep sorular ve yanıtlar var, heyecan var, merak var.
İçimde artık çok büyümüş olan 2500 gramlık bir canlı var ve onun hareketlerini hissetmek inanılmaz mutluluk veriyor. Hem içimden çıkmasın istiyorum ama hem de artık dünyaya gelsin, ona dokunayım öpeyim istiyorum ve ben de eski sağlığıma ve vücuduma kavuşayım istiyorum. Yüzüstü yatmak istiyorummmmm... :)
Fotoğraflarıma bakınca, hamilelik dönemimi çok özleyeceğimi düşünüyorum. Bir bayanın kesinlikle yaşaması gereken olağanüstü bir deneyim. Doğumun yaşatacağı duyguları hayal bile edemiyorum.
Bebiş kararını değiştirmez ve erken gelmez ise doğuma kadar yazıma devam edeceğim:)
Sevgiyle kalın,
Yeşer,

14 Ağustos 2013

'Hamilelik Güncesi 'Bizden bildiriyorum 28-31. hafta'


Anne ben büyüyorum, karnına sığamıyorum :)




Bu fotoğrafı görmeyen yoktur herhalde. Gerçek mi değil mi bilemiyorum ama kesinlikle bebek büyüdükçe topuğu nerede poposu nerede aynen fotoda ki gibi hissediliyor. Bence hamileliğin en zevkli haftaları da , bebek hareketlerinin çok net (hatta bazen sert:) hissedildiği 27-28. hafta ve sonrası. Ben 17. Hafta itibariyle hareketleri hissetmeye başladım ama onlar çok emin olunamayan hareketlerdi. Artık 31. Haftadayım ve karnım oradan oraya oynuyor, iniyor kalkıyor:)Artık zaten haftalar gerçekten geçmiyor, bir an önce bebişinizi görmek ve dokunmak istiyorsunuz. Heyecan katlanarak artıyor.

Çalışırken hamile olmak...Ne zaman izne ayrılmalı?


Çalışırken hamile olmak kesinlikle kolay değil.Bir kere hamile olduğunuz haberi inanılmaz bir hızla yayılıyor ve herkes acaba nasıl bir hamile olacak diye beklemeye başlıyor:) Nasıl şişmanlayacak, çok şişecek mi vs. Bunu kesinlikle çalışma arkadaşlarınızın bakışlarından ve sordukları sorulardan anlayabiliyorsunuz. İlk 3 ay benim için işe gitmek gerçekten eziyetti. Kendimi inanılmaz yorgun hissediyordum ve sabahları kalkmak neredeyse imkansızdı. Son haftalarımda da aynı şeyleri yaşıyorum. Hem aldığım kiloların etkisiyle (yazımın sonunda toplam aldığım kiloyu yazacağım:) ağırlaşmış olmam ve havaların gerçekten çok sıcak olması işe gitme isteğimi çok azaltıyor. Peki ne zaman izne ayrılmalı? Yasaya göre hamileliliğin 32. Haftasından itibaren izne ayrılına biliniyor.(Hamilelik 40 hafta bildiğiniz gibi, 8 hafta önce ayrıla bilinir). Ancak tabii ki herkes bebeği ile daha fazla zaman geçirmek istediği için doğumuna son 3 haftasına kadar çalışmak istiyor. Doğumdan önce 3 hafta son limit , daha fazla istenilse de rapor alınsa da çalışılınamıyor.Yani çalışanlar var ama çalışılmaması gerekiyor.
Aslında genel olarak, hamileliğinde aşağıda ki şekilde problem olan hamilelerin son haftalara kadar çalışmaması gerekmektedir;

  • Vajinal kanaması olan gebeler,
  • Hipertansiyonu olanlar,
  • Erken doğum şüphesi olanlar,
  • Bebekte gelişme geriliği olanlar,
  • Rahim ile ilgili yetmezliği olan gebeler,
  • Bazı çoğul gebelikler ve amniyon sıvısının çok fazla olduğu vakalar,
  • Geçmişinde ikiden çok erken doğum yapmış kadınlar


Peki ya kıyafetler? 

İşe giderken kıyafet seçimi ayrı bir kabus! Kilo aldıkça, karnınız büyüdükçe yani hacminiz arttıkça sürekli yeni kıyafetlere ihtiyaç duyuyorsunuz. Açıkçası ben şu ana kadar hamile kıyafetleri satan hiç bir mağazadan alışveriş yapmadım. Çünkü kesinlikle çok pahalılar ve modelleri inanılmaz demode. O nedenle hep büyük beden kıyafetler alarak kombin yapmaya çalıştım. Her hamilenin çok rahat bulduğu taytları ben maalesef hiç sevemedim ve giymedim. Hele ki işe kesinlikle tayt giyilmemesi gerektiğini düşünüyorum.Tabii ki bir de hamileyken kendini çok seksi hisseden bir kesim var. İşte size bir kaç kabus örnek:)


Tabii ki güzellerde var;



Ben de ilk defa hem kendi fotolarımı paylaşmak istedim :)






 Ne alemdesin bebiş?




31. hafta artık 8 .ayın başlangıcı ve tabii ki bebek artık kocaman adam olma yolunda:) 31.haftada bebekler fotoda ki gibi artık çok net bir şekilde ultrasonda gözükebiliyor. Ancak biz hala hiç bir net ultrason görüntüsü alamadık. Ya eliyle yüzünü kapatıyor ya da hep yüzü ultrasonun algılayamayacağı tarafa bakıyor. İnşallah ilerleyen haftalarda net bir görüntü alırız.
  • Tüm duyu organları artık gelişmiştir.Yani dokunabilir ve dokunduğunu hissedebilir.Amnion sıvısını içebilir ve tadını duyabilir.Görebilir ve anne babayı veya çevredeki sesleri işitebilir.
  • Uykusu daha fazla olmaya başladı, bu yüzden uyandığına ve uyuduğuna dair daha net işaretler ve hareketler alıyorsunuz. 
  • Kafası iki yana doğru da oynatabiliyor ve kolları, bacakları ve vücudu dışarıda ihtiyaç duyacağı vücut yağına sahip artık.

Kilosu yaklaşık 1600 gram olup boyu 42 cm civarındadır.

Benden bildiriyorum;
Kilo:70
Sırt ağrıları: Hiç geçmeyen ağrılar...
Mide yanması : Ara ara gerçekten çok kötü yanmalar var.

Sevgiyle kalın,  

Paris

11 Temmuz 2013

Kuzey 2 yaşında:)

Günlerdir yazacağım Kuzeyimin doğum gününü ama bilgisayar ve ben pek iyi anlaşamıyoruz bugünlerde..İşte bütün gün  bilgisayar karşısında olunca eve geldiğimde bilgisayarı açmak çok zor geliyor.
İste bir doğum günü hikayesi daha.. Minik oğlumuz  Kuzey iki yaşında. Teyzeler Sibel ve Betül hanım iş başında..kuzey beyin davetiyesiyle başladı 2 hafta önceden..son akşam Sibel ve benim elimde makas, aysen yapıştırmada 3 elden çalıştık:)
O kadar güzel bir doğum günü oldu ki ben lak lak yapmaktan fotoğraf çekme kısmında yine sınıfta kaldım. Fotoğrafların gelmesini de bekleyemedim..ama benim az da olsa çekmiş olduğum fotolarda çok hoş olduğunu görebilirsiniz. Konsept olmadan asla dedik ve pepee konsepti ile çıktık yola. Üç renk belirledik. Mavi-beyaz ve kırmızı..birde pepee kostümlü palyaço gelecekti ama pepenin arkadaşı kayu'yu yolladılar. Olsun çocuklar ona da  çok "bayıldı:)

ben,sibel ve aysen..
 


'Hamilelik Güncesi 'Bizden bildiriyorum 24-28. hafta'

Meyveler, dondurmalar ve şeker yüklemesi :)





Eveeet yaz günlerinde insanın canı ne ister? Hele ki hamileyseniz ve sıcaklar sizi iki kat daha fazla etkiliyorsa buz gibi dondurma ister ve yine buz gibi kavun karpuz ve her türlü meyve ister:)
‘Ohhhh nasılsa meyve çok faydalı’ diye de her akşam karpuz kavun yerseniz şekerini fırlarmış haha:)
Hamileliğin 24-28 haftasında yapılan şeker yüklemesi sonucum sanıyorum ki bu nedenle yüksek çıktı.
Peki hamilelikte şeker testi neden yapılıyor ve neden önemli?
Hamilelik şekeri, hamilelik döneminde başlayan bir çeşit şeker hastalığıdır. Genelde hamileliğin beşinci ve altıncı aylarında (24-28. Haftalar) ortaya çıkar ve genellikle doğum sonrası ortadan kaybolur. Öncelikle bu test her hamileye uygulanıyor ancak aşırı obezite, iri bebek öyküsü, birinci derece akrabalarda veya daha önceki gebeliklerde gestasyonel diabet (gebelikte ortaya çıkan şeker hastalığı) öyküsü gibi risk faktörlerinin varlığı durumunda daha erken dönemde ilk muayenede yapılması gerekiyor.. Hamilelik döneminde bebeğin glikoz ihtiyacının karşılanabilmesi için anne vücudunda insülin direnci oluşturulur ve sağlıklı bir hamilelik sonrasında bu durum kendiliğinden düzelir. Hamilelik şekerinin anlamı vücudumuzun şekeri gerektiği şekilde kullanmamasından kaynaklı kan şekeri değerlerinin normalin üstüne çıkmasıdır. Hamilelik şekeri için risk faktörleri
* Aşırı kilo
* Ailede şeker hastalığı bulunması
* 30 yaşın üzerinde olma
* Önceki hamilelikte şeker hastalığı olması
* Nedeni bilinmeyen gebelik kaybı
* Daha önce iri bebek doğurma
bu faktörlerin bilindiği anne adaylarının hastalığın gelişmesi açısından daha yakından takip edilmesi gerekmektedir.
Şeker yükleme testi:

Anne adayına 50 gr glikoz (bildiğimiz gazoz tadı var iğrenç bir şey değil :) içirilir ve bir saat sonra kan glikoz düzeyi kontrol edilir. Eğer glikoz düzeyi 140 mg/dl altında ise hamilelik şekeri yoktur. Ancak
üzerinde çıkması durumunda 3 saatlik 100 gr glikoz ile yapılması gerekir. 3 saatlik yükleme sonucunda hamilelik şekerinin olup olmadığı netleşir. Şeker yüklemesinden sonra anne adayının aşırı fiziksel aktivitede bulunmaması ve hiçbir şey yiyip içmemesi sonuçların doğru çıkması için önemlidir. Hamilelik şekerinin bebeğe etkileri Hamilelik şekeri hem anne adayı hem de bebek için olumsuz sonuçlar doğurur. Eğer yüksek şeker seviyesi kontrol altına alınmaz ise doğumda sorun yaşama riskini arttırır. Bebeğin doğum ağırlığında artış olması doğumu sizin ve bebeğiniz için zorlaştırabilir. Doğum sonrasında bebeğin kan şekerinin düşmesi, akciğerin tam gelişmemesine bağlı solunum güçlüğü, bebek kanında kalsiyum düzeyinin düşmesi ve sarılık bebekte görülebilecek ciddi sorunlardır. Ayrıca bu bebekler ileri yıllarda şeker ve kalp hastalıklarıyla karşı karşıya kalabilirler.
Evet şeker testi bebeğin sağlığı açısından çok önemli olduğu için ilk testin yüksek çıkmasından dolayı biraz biz de endişelendik. Ancak sonrasında 100 mg yüklemesi yapıldı ve her değer normal çıktı. Yani o hafta çok fazla tükettiğim meyveleri ve dondurmaları katil ilan ediyorum :)
Yorgunluk, halsizlik, hiç bir şey yapmak istememe...


İlk 3 ayda yaşanan yorgunluk ve halsizlik bu aylarda da devam ediyor. Ben de ise ağırlıklı olarak hiç bir şey yapmama isteği söz konusu. Gerçekten işe gitmek, yemek için bir şeyler hazırlamak, çamaşır yıkamak vs bir işkence. Hepsini birisi benim yerime yapsın ve ben sadece dinleneyim istiyorum. Ama tabii ki şatoda yaşamadığım ve evde sürekli ikamet eden bir hizmetkarımız olmadığı için mecburen hepsini yapıyorum:)
Hamile kaldığımdan beri doğru dürüst uyuduğumu söyleyemem ama artık bu aylarda karnım iyice büyüdüğü için sağa ve sola dönme yataktan kalkmak çok daha zor. Sanıyorum uykusuzluğun da neden olduğu bir bitkinliğim var.
Bazı hamilelerde bu durumun uzun sürmesi aneminin belirtisi olarak görülüyor ve doktora başvurmak gerekiyor. Ancak benim durumumda olan hamileler içinde öneriler şu şekilde;
Beslenmeye dikkat etmek , bol su ve sıvı içecekler tüketmek. Bunların dışında halsizliğe karşı yapılabilecek en güzel davranışlardan birisi egzersiz ve spordur. Düzenli her gün egzersiz, spor, yürüyüş, yüzme veya benzeri aktiviteler halsizlik, yorgunluk gibi şikayetleri yok edeceği gibi kendinizi hem fiziksel hem psikolojik olarak iyi ve güçlü bir hamile olarak hissetmenizi sağlayacaktır.

Bebek odası mı, beşik mi, park yatak mı?Yoksa HEPSİ mi:)




Bu ikilem hatta üçlem:) her hamile bayanın yaşadığı bir süreç sanıyorum. Çevremde ki hamile bayanlar ile de aynı konuda konuşuyoruz. Herkesin fikri çok farklı. Daha önce bebek sahibi olanların fikirleri deneyimleri yine kendilerine özel. Herkesin evinin durumu, odasının uygunluğu , çocuk yetiştirmeyle ilgili düşünceleri çooook farklı.
Ben bizim fikrimizi paylaşacak olursam, kısa vade de sadece beşik almanın yeterli olacağını düşünüyoruz ki öyle de yaptık. Bir de bebeğin kıyafetleri için giyinme odamıza ekstradan bir gardolap. Bebek odası yapabileceğimiz bir odamız var (evlenmeden önce sinema odası olarak planladığımız, ses sistemi kurdurduğumuz ve bozmak istemediğimiz bir oda olsa da:) )ancak uzun süre, bizim tahminimize göre kısa vade de 6 ay uzun vade de belki 1 sene kadar bebek bizim yanımızda beşikte yatacak. Sonra ki dönemde bir bebek odası yapmanın daha mantıklı olacağını düşünüyoruz.
Hepsini hemen almakta acele etmek istemiyoruz sonuçta hepsi ihtiyaç olduğunda alınması gereken eşyalar. Bebek doğduğunda yatacak yeri oldun yeter:)
Beşiğimizi de daha yeni aldık; işte bebişimizin beşiği. (Oğlumuz olacağı için tahmin edersiniz ki nevresim takımı mavi :) 



Nasipse 5 Ekim itibariyle bu beşikte yatacak olan bebişten bildiriyorum;

Bebeğinizin yüz siması artık oluşmuştur. Bebeğinizin hareketleri dışarıdan fark edilebilir. Karaciğer, akciğer, bağışıklık sistemi olgunlaşmaya devam eder. Uyku periyotları vardır, belirli aralıklarla uyur ve uyanır, gözlerini açıp kapatır. Beyin hücrelerinin de oluşmasıyla beyin daha aktiftir. Parmaklarını emebilir. Birkaç dakika hıçkırabilir ve bundan dolayı gıdıklanmaları hissedebilirsiniz. Bebeğiniz anne ve babasının sesini ayırt edebilecek düzeyde işitme duyusu gelişmiştir. Fakat minik kulakları verniks ile kaplı olduğundan sesleri boğuk olarak duyar. Şayet bebeğinizin sırtı öne dönük ise karnınıza kulağını dayayan biri kalp atışlarını rahatlıkla duyabilir. Bu haftalardaki doğacak bebeklerin yaşama şansı oldukça yüksektir.
Büyüyen ve gelişen bebeğinizin baş-popo uzunluğu 24 cm., baş-ayak uzunluğu ise 37 cm. dir. Ağırlığı ise 950-1000 gr. civarındadır.

Peki ya ben;

Hamilelik hormonları cildin koyulaşmasına neden olabilir – özellikle daha koyu bir cilde sahipseniz. Bu koyu çiller veya benler, göbeğinizin ortasından geçen koyu bir çizgiye (lineanigra) veya yüzünüzde benekler veya koyulaşmış bölgelere (kloazma adı verilir) yol açabilir.
Bebeğiniz büyüdükçe, göbek deliğiniz de büyümeye devam edecektir. Eğer bu dışarı çıkmış görüntünün moda zevkinize uygun olmadığını düşünüyorsanız, bir yara bandı ile kapatabilirsiniz. Doğum sonrası ne olacak? Göbek deliğiniz doğumdan sonra içeri gidecektir .

Benden bildiriyorum;

Kilo:68 (Hooop diye 1 yada 4 kilo alınır oohhhh ne şahane:) Ama başta söyledim nedeni katil meyve ve dondurmalar haha)

Sağlıkla kalın,
Paris